http://lovepowerman.com

NEFSİ HESABA ÇEKMENİN FAZİLETİ

27 Mart 2010 | Kategori: Tasavvuf

Allah-u Zülcelal ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur:Ey iman edenler! Allah’tan korkun; herkes yarına ne hazırladığına baksın. (Haşr; 17)
Allah-u Zülcelal bu ayet-i kerime ile bizlere geçmişte yaptığımız amellerin muhasebesini yapmamızı emretmektedir.

İnsan en büyük düşmanının iki koltuğunun altında bulunan nefsinin olduğunu iyi bilmelidir. Nefis, kötülüğe meyilli olarak yaratılmıştır.
Nefsin görevi, insanı iyilikten uzaklaştırıp kötülüğü emretmektir. Bu yüzden kişinin en büyük görevi nefsini tezkiye edip, terbiye etmek, Allah-u Zülcelal’i ibadet etmek için kötü arzu ve emellerinden, zevki sefadan uzaklaştırmaktır.

Şayet nefis, biraz ihmal edilirse azgınlaşarak, önüne geçilmez bir hale gelir. Ama durmadan onu uyarır, kınar ve nasihat ederse o zaman kötülükleri emreden ‘nefsi emmare’ durumundan çıkar, ‘nefsi levame’ yani kendini kınayan nefis durumunu alır.

İnsan ilk önce kendisini düzeltip doğru yola getirmeden başkalarına nasihat etmemelidir. Nitekim Allah-u Zülcelal İsa (Aleyhisselam)’a;
“Önce nefsine, sonra başkalarına nasihat et, böyle yapmazsan benden utan.” buyurmuştur.
Allah-u Zülcelal Kur’an-ı Keriminde ise şöyle buyurmaktadır;
“Hatırlat, çünkü hatırlatmak mü’minlere fayda sağlar.” (Zariyat; 55)

Bunun için mü’min kimse nefsine cehaletini ve eksikliğini anlatıp, ancak aklı ve hidayeti ile Allah-u Zülcelal’in rızasını kazanabileceğini ona anlatmak, şayet inadında ve ahmaklığında ısrar ederse ona;

Cennet ve Cehennem Vardır
Ey Nefsim! Senin önünde cennet ve cehennem vardır. Yakında öleceğini ve bunlardan birisine gideceğini bilmiyor musun?

Hesap günü gibi büyük bir güne adım adım yaklaşırken, başına gelecek tehlikelere hiç aldırmadan zevk ve sefa içinde kalmayı nasıl istiyorsun? Ölümün bir gün hiçbir elçi ve haber göndermeden sana ulaşacağını ve bitmez sandığın bu dünya ha-yatına son vereceğini bilmiyor musun?

Sana herşeyden daha yakın olan ve asla kaçamayacağın ölüme neden hazırlık yapmıyorsun.
Allah-u Zülcelal’in:
“İnsanların hesap görme zamanı yaklaştı, fakat onlar hala habersiz, haktan yüz çeviriyorlar. Rablerinden gelen her yeni ihtarı mutlaka kalpleri gaflet içinde eğlenerek dinlerler.” (Enbiya; 1-2-3) ayet-i kerimesi üzerinde hiç mi düşünmüyorsun?

Allah yaptıklarından Haberdardır
Ey Nefsim! Eğer Allah-u Zülcelal beni görmüyor diye düşünerek isyana dalıyor ve günahta ısrar ediyorsan sana yazıklar olsun!Ey Nefsim! Yazıklar olsun sana. Ne büyük nifak ve hataların içerisinde olduğunu görmüyor musun? Dilinle iman ettim derken, âzâlarından günah ve nifak akıyor. Eğer sadece dil ile yapılan iman kafi olsaydı, münafıkların cehennemin en alt tabakasında ne işleri vardı.

Ahirette Hesaba Çekileceğiz
Ey Nefsim! Yazıklar olsun sana: Yoksa öldüğün zaman, yok olup kurtulacağını mı sanıyorsun? Yoksa başı boş bırakılacağını mı sanıyorsun? Seni bu günkü haline getiren, öldükten sonra diriltemez mi? Hiç düşünmüyor musun, seni nutfeden meydana getiren, sana doğru yolu gösteren kimdir. Ve seni öldürüp mezara koyacak olan kimdir. Bütün bunlara rağmen hala neden davranışların aynı kıyamet ve hesap gününe inanmayanlarınkine benziyor.
Şayet ahirete kıyamete ve hesap gününe inanıyorsan, o zaman neden hazırlık yapmıyorsun. Gayri müslim bir doktor en sevdiğin bir yemeğin senin için zararlı olduğunu ve onu yememeni söylese, onu yememek için gayret edersin de, Mucizeler ile ispat edilen, Peygamberler ile Allah-u Zülcelal’in buyurdukları ve Saadat-ı Kiram’ın tavsiyeleri senin nazarında bir gayri müslim doktorun sözü kadarda mı değerli değil.

Ahiret için Hazırlık Yapmalı
Ey Nefsim! Senin bu davranışların akıl işi değildir. Eğer hayvanlar senin bu halini bilse gülerler. Şayet söylenenlerin hepsine inandınsa o halde neden amel etmez ve ahiret hazırlığı yapmazsın?
Halbuki ölüm sana her şeyden daha yakındır. Bir gün aniden karşına çıkagelecek. Diyelim ki yüz yıl daha ömrün var. Bu ibadetlerinin sana yetebileceğini mi sanıyorsun?
Senin bu halinin ve Allah-u Zülcelal’e karşı yaptığın eksik amellerinin seni kurtarabileceğini sanıyorsan çok büyük bir ahmaklık ve yanlış içindesin unutma.

Şeytana Aldanma
Ey Nefsim! Şeytana ve dünyaya aldanmak senin için doğru olmaz. Sen herkesten önce kendine bak, elindeki ömür fırsatını kaçırma. Unutma nefesin sayılı ve birgün bitecek.
Hastalık gelmeden, sağlığının kıymetini, meşguliyet gelmeden boş vaktinin kıymetini, yoksulluk gelmeden, varlığın kıymetini, ihtiyarlık gelmeden gençliğinin kıymetini ve ölüm gelmeden sağlığını ganimet birde ahireti ve ebedül ebed olan hayatı düşün ve onun için çalış.

Düşün bir kez ve akıllı ol; kış ayı gelecek diye, kışın şiddetini hesap ederek, giyecek, yiyecek, yakacak gibi ihtiyaçlarını yazdan temin etmiyor musun? Oysa ki Allah-u Zülcelal ;Rızık Allah’tandır. buyurmuyor mu? Neden bir kış için Allah-u Zülcelal bana kefildir, O beni korur ve gözetir diyemiyorsunda, ahiret sözkonusu olunca hiçbir amel yapmadan, hiçbir tedbir almadan ve kendini o güne hazırlamadan Allah-u Zülcelal’in rahmeti bol diyebiliyorsun. Yoksa Allah-u Zülcelal’in ‘Şedid-ül İgab’ olduğunu bilmiyor musun?

Allah-u Zülcelal ahirette dünyada yaptıkları-mızla bizi hesaba çekeceğini düşünmüyor musun?

Unutma Allah-u Zülcelal ayet-i kerimede:
;Kimde zerreyi misgal hayır işlerse mükafatını görecektir. “Kim zerreyi misgal şer işlerse cezasını görecektir.” (Zilzal; 7- buyuruyor. İyi düşün ve ona göre davran.

Dünyaya Muhabbet Etme
Ey Nefsim! Görüyorum ki tamamen dünya ile haşır neşir oldun tamamen ona bağlandın. Ondan hiç ayrılmak istemiyorsun. Gittikçe dünya muhabbeti ve mal hırsı her yanını sarıyor. Bir gün ölüm gelip seni biriktirdiğin maldan ve sevdiğin dünyadan ve dostlarından, arkadaşlarından ayıracağını düşünemez oldun.

Allah-u Zülcelal’in sevabından ve azabından, kıyametin ve hesap gününün dehşetinden habersiz, sevdiklerinden seni ayıracak olan ölüme inanmaz bir tutum içine giriyorsun.
Düşün bir kez, her gün evinden çarşıya gitmek için otobüse binmek için beklediğin durağa; “Ben nasıl olsa bu durakta duruyorum buraya ev yapayım, burayı süsleyeyim, burayı kendime mekan edineyim dermisin. Yada bir nehri karşıdan karşıya bağlayan bir köprüden geçerken o köprünün ortasında; “Nasıl olsa bu köprüden geçeceğim.” diyerek o köprünün ortasına biraz sonra terkedeceğin halde ev yapar orayı mekan edinir misin?



Yorum Yapın