http://lovepowerman.com

Lût -aleyhisselâm Sodom halkı

27 Mart 2010 | Kategori: İslam Tarihin den Seçmeler

Lût -aleyhisselâm-, çok ağır şartlar altında, -bir nakle göre- 40 sene mücâdele verdi. Fakat kavminin yaptığı zulüm ve ahlâksızlıklar artık dayanılmaz bir noktaya ulaşmıştı. Sodom halkı azâb-ı ilâhî tehdîdini dahî umursamayıp, üstelik bir de onu istemekle, şiddetli bir azâba müstahak olmuşlardı. Lût -aleyhisselâm- bu perişan vaziyet karşısında Rabbine sığındı ve O’ndan yardım istedi. Allâh Teâlâ’ya yalvararak:

رَبِّ نَجِّنِي وَأَهْلِي مِمَّا يَعْمَلُونَ
“Rabbim! Beni ve âilemi, onların yapageldiklerinden kurtar!” (eş-Şuarâ, 169)

قَالَ رَبِّ انصُرْنِي عَلَى الْقَوْمِ الْمُفْسِدِينَ
“«Şu fesatçılar gürûhuna karşı bana yardım eyle Rabbim!» dedi.” (el-Ankebût, 30)

Yıllarca kavminin saâdet ve hidâyeti için çalışmış fakat kendisine iki kızıyla birlikte çok az kimse îmân etmişti. Hanımı dahî, azgın kavmin tarafını tutmuştu. Dolayısıyla bu duâ, Lût -aleyhisselâm- için son çâre idi. Allâh -celle celâlühû- Lût kavmini helâk etmek için melekleri gönderdi. Genç erkekler sûretinde gelen bu melekler bile azgın kavmin eşcinsellikten doğan kötü arzularını uyandırmıştı. Nitekim onlara sarkıntılığa yeltendiler. Bu hâdise Kur’ân-ı Kerîm’de şu şekilde anlatılır:

وَلَمَّا جَاءتْ رُسُلُنَا لُوطًا سِيءَ بِهِمْ وَضَاقَ بِهِمْ ذَرْعًا وَقَالَ هَـذَا يَوْمٌ عَصِيبٌ
“Elçilerimiz Lût’a gelince, (Lût), onlar(a sapık kavminin musallat olmasın)dan endişeye düştü, onlar adına içi daraldı ve: «Bu, çetin bir gündür.» dedi.” (Hûd, 77)

Meleklerin genç delikanlılar şeklinde geldiğini gören Lût -aleyhisselâm- onları insan sanmış ve kavminin onlara tecâvüz etmesinden korkmuştu. Çünkü A’râf Sûresi’nin 80 ve 81. âyetlerinde bildirildiğine göre Lût’un inkârcı kavminde cinsî sapıklık çok yaygın idi.

وَجَاءهُ قَوْمُهُ يُهْرَعُونَ إِلَيْهِ وَمِن قَبْلُ كَانُواْ يَعْمَلُونَ السَّيِّئَاتِ قَالَ يَا قَوْمِ هَـؤُلاء بَنَاتِي هُنَّ أَطْهَرُ لَكُمْ فَاتَّقُواْ اللّهَ وَلاَ تُخْزُونِ فِي ضَيْفِي أَلَيْسَ مِنكُمْ رَجُلٌ رَّشِيدٌ
“Lût’un kavmi, koşarak onun yanına geldiler. Daha önce de o kötü işleri yapmaktaydılar. (Lût:) «Ey kavmim! İşte şunlar kızlarımdır (onlarla evlenin); sizin için onlar daha temizdir. Allâh’tan korkun ve misâfirlerimin önünde beni rezil etmeyin! İçinizde aklı başında bir adam yok mu?!» dedi.” (Hûd, 78)

Bâzı tefsircilere göre Hazret-i Lût’un halkına evlenmelerini tavsiye ettiği kızlarından maksat, kendi öz kızları değil, kavminin kızlarıdır. Çünkü O’nun sadece iki kızı vardı. Her peygamber kendi kavminin büyüğü ve mânevî babası sayıldığından Hazret-i Lût: «İşte bunlar kızlarımdır.» demiştir. Fakat gözü dönmüş olan Sodomlular:

(79)قَالُواْ لَقَدْ عَلِمْتَ مَا لَنَا فِي بَنَاتِكَ مِنْ حَقٍّ وَإِنَّكَ لَتَعْلَمُ مَا نُرِيدُ
(80)قَالَ لَوْ أَنَّ لِي بِكُمْ قُوَّةً أَوْ آوِي إِلَى رُكْنٍ شَدِيدٍ
“Dediler ki: «Senin kızlarında bizim bir hakkımız olmadığını biliyorsun. Ve sen bizim ne istediğimizi de elbette bilirsin.» (Lût:) «Keşke benim size karşı (koyacak) bir gücüm olsaydı veya güçlü bir kaleye sığınabilseydim!» dedi.” (Hûd, 79-80)

Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Hazret-i Lût’un kavmine karşı söylediği bu sözünden bahsettikten sonra şöyle bir îzahta bulunmuştur:

“Allâh Lût’a rahmet etsin. O çok sağlam bir yere (Rabbine) sığınıyordu… Allâh Lût’un bu duâsı bereketiyle O’ndan sonra gelen bütün peygamberlere, kendisine destek verecek hısım ve akrabâlar ihsân etmiştir.” (İbn-i Hibbân, XIV, 86)

قَالُواْ يَا لُوطُ إِنَّا رُسُلُ رَبِّكَ لَن يَصِلُواْ إِلَيْكَ فَأَسْرِ بِأَهْلِكَ بِقِطْعٍ مِّنَ اللَّيْلِ وَلاَ يَلْتَفِتْ مِنكُمْ أَحَدٌ إِلاَّ امْرَأَتَكَ إِنَّهُ مُصِيبُهَا مَا أَصَابَهُمْ إِنَّ مَوْعِدَهُمُ الصُّبْحُ أَلَيْسَ الصُّبْحُ بِقَرِيبٍ
“(Melekler) dediler ki: «Ey Lût! Biz Rabbinin elçileriyiz. Onlar sana aslâ dokunamazlar. Sen gecenin bir kısmında âilenle (yola çıkıp) yürü! Hanımından başka, sizden hiçbiri geride kalmasın! Çünkü onlara gelecek olan (azâb) şüphesiz ona da isâbet edecektir. Onlara va’dolunan (helâk) zamanı, sabah vaktidir. Sabah vakti de yakın değil mi?” (Hûd, 81)

Sapık güruh son bir kez Lût -aleyhisselâm-’ın kapısına yüklendilerse de bir anda hepsinin gözleri kör ediliverdi. Âyet-i kerîmede bu hakîkat şöyle haber verilmektedir:

وَلَقَدْ رَاوَدُوهُ عَن ضَيْفِهِ فَطَمَسْنَا أَعْيُنَهُمْ فَذُوقُوا عَذَابِي وَنُذُرِ
“Celâlime yemin olsun ki (kavmi) Lût’tan, misâfirlerinden (murâd almak üzere) talepte bulundular; bunun üzerine Biz de onların gözlerini silme kör ettik. «Haydi azâbımı ve îkazlarımı (mühimsememenin cezâsını) tadın!» dedik.” (el-Kamer, 37)

Kadı Beydavî ve Fahreddîn-i Râzî’nin beyânlarına göre meleklerden birisi Cebrâîl -aleyhisselâm- idi. Topluluk kapıyı kırıp içeri girdiklerinde, bir hareketle hepsinin gözünü kör etti. Panik içerisinde kapıyı dahî bulup kaçamadılar. Hattâ, Lût -aleyhisselâm- onları kollarından tutarak dışarı çıkarmıştı.

(82)فَلَمَّا جَاء أَمْرُنَا جَعَلْنَا عَالِيَهَا سَافِلَهَا وَأَمْطَرْنَا عَلَيْهَا حِجَارَةً مِّن سِجِّيلٍ مَّنضُودٍ
(83)مُّسَوَّمَةً عِندَ رَبِّكَ وَمَا هِيَ مِنَ الظَّالِمِينَ بِبَعِيدٍ
“Emrimiz gelince, oranın altını üstüne getirdik ve üzerlerine (balçıktan) pişirilip istif edilmiş taşlar yağdırdık. (O taşlar) Rabbin katında işâretlenerek (yağdırılmıştır). Onlar zâlimlerden uzak değildir.” (Hûd, 82-83)

Lût kavmine azâb-ı ilâhînin gelişi ve helâk oluşları Hicr Sûresi’nin 58-77. âyet-i kerîmelerinde de farklı bir üslupla anlatılmaktadır.

Kur’ân-ı Kerîm’de, bu topluluğun yaşadığı beldeden; altüst olan anlamında “el-mü’tefike” diye bahsedilmektedir.

Lût kavmi, homoseksüellik gibi iğrenç bir günâhı işledikleri için Allâh Teâlâ, onlara önce korkunç bir ses duyurmuş, sonra memleketlerinin altını üstüne getirmiş, daha sonra da üzerlerine taş yağdırmıştır ki, bir milletin yok olup târih sahnesinden silinmesi için bundan daha şiddetli bir felâket olamaz!

Cenâb-ı Hak onları daha sonra gelecek insanlar için bir ibret kıldığını şöyle haber verir:

(75)إِنَّ فِي ذَلِكَ لآيَاتٍ لِّلْمُتَوَسِّمِين
(76)وَإِنَّهَا لَبِسَبِيلٍ مُّقيمٍ
(77)إِنَّ فِي ذَلِكَ لآيَةً لِّلْمُؤمِنِين
“İşte bunda ibret alanlar için işâretler vardır. Onlar hâlâ gözler önünde duran bir yol üzerindedirler. Hakîkaten bunda îmân edenler için bir ibret vardır.” (el-Hicr, 75-77)

Ankebût Sûresi’nin 35. âyet-i kerîmesinde de bu ahlâksız kavmin helâkiyle ilgili olarak, arkadan gelen ümmetlere ibret olması için birtakım alâmetler bırakıldığı bildirilir:

وَلَقَد تَّرَكْنَا مِنْهَا آيَةً بَيِّنَةً لِّقَوْمٍ يَعْقِلُونَ
“And olsun ki Biz, aklını kullanacak bir kavim için orada apaçık bir ibret nişânesi bırakmışızdır.”

Bu nişâne, helâk edilen kavmin başına gelenlerle ilgili hikâyeler, harâb olan yurtlarının kalıntıları, gökten yağdırılan taşlar ve kapkara akan nehirler şeklinde tefsîr edilmiştir.

Fahreddîn-i Râzî, Lût kavmini anlatan ayet-i kerîmelerin Mekke müşriklerine hitâben indirildiğini hatırlatarak ve “Onlar hâlâ gözler önünde duran bir yol üzerindedirler.” ayet-i kerîmesinden yola çıkarak; “Mekkeliler ticâret için ekseriyetle Şam şehrine giderlerdi. Şam yolu, Lût Gölü’nün tam güneyinden geçerdi. Bu sebeple Lût kavminin kalıntılarını burada aramak gerekir.” diye bir îzahta bulunmuştur.

Etiketler: azgın sodomlular, gazap, Hazreti Lutun kavminin helakı, Helak, Korkunç, Korkunç Ses, Korkunç Ses ve Yağan Pişmiş Taşlar, Lut peygamber, Pişmiş Taşlar, Ses, sodom kavmi, sodomun helakı, Yağan Pişmiş Taşlar



Yorum Yapın