http://lovepowerman.com

Gözü haramdan sakındırma

13 Haziran 2010 | Kategori: Tasavvuf

Namazdan sonra kişinin takvasının en önemli göstergelerinden birisi gözünü haramdan sakındırmasıdır.
Bu konu bizim toplumda ne kadar önemseniyor bilmiyorum, fakat bu noktada işi ciddiye almayan, kendini disipline etmeyen bir insanın kalbine her bakışında birer kara lekenin sürüldüğünü unutulmamalı.
Kalbin her gün yara alması kadar kişiyi takva konusunda zayıf düşürücü bir hal düşünülemez. Bu durumda yara alan kalbin direniş gücünün de zayıflayacağını ve diğer (daha önce hassasiyet gösterilen) konularda (mesela namazı dosdoğru kılma konusunda) da gerileme içine gireceğini söyleyebiliriz. Çünkü bunların hepsi birbirine bağlıdır.
Ya kılınan namaz kişiyi harama bakmama konusunda yeniden müteyakkız kılar, ya da tersinden harama bakış kişinin namazı daha bir gafletle kılmasına yol açar. Bu işleyiş tarzının bilincinde olursak harama baktığımız takdirde bu günahı önümüzdeki kılacağımız vakit namazında temizlemenin HAZIRLIĞI içine gireriz ve aynı haramın tekrarlanmaması için tedbirimizi almış oluruz.
Aksi takdirde taviz tavizi getirir, çünkü nefis bu konuda (harama bakma konusunda) zaten çok zayıftır.
Kendisini bu konuda koruyan kişi maneviyatı açısından SEVİYE kazanır.
Peki nasıl korunabiliriz:

1. Bu günah çeşitinin büyük günahlardan olduğunun idrakinde olarak. Zira büyük günahın kriteri, Allahın direk ismen bir şeyi yasaklamasıdır. Yani Allah bir şey için -bunu yapmayın- dediyse onu yapmak büyük günah cinsinden olur. (Ama mesela -müminler öfkelerini yenerler- ayetinde olduğu gibi sadece bir teşvik varsa ve sizde öfkeleniyorsanız bu küçük günah olur. Zira ayette -öfkelenmeyin- diye bir yasaklama sözkonusu değil, fakat yine de ideal olana bir teşvik sözkonusu. Bu yüzden onu yapmamak küçük günah oluyor. )

2. Bu günaha böyle bir bakış onu CİDDİYE almayı beraberinde getirir. Ciddiye alınan şeye karşı insanlar daha bir hazırlıklı ve titiz olurlar.

3. Bunların bilincinde olan bir müminin bu konuda zaaf göstermesinin sebeplerinden bir tanesi hazırlıksız olmasıdır. Yani siz gezerken bu tehlikenin bilincinde olarak ve uyanık bir haleti ruhiye içinde olmazsanız GAFLET üzere yakalanırsınız ve kaçınılmaz olarak günah işlersiniz. Fakat dışarıya çıkarken veya televizyon izlediğinizde bu tehlikenin her an karşınıza çıkabileceğini unutmaz ve ona göre gözünüzü çevirme kararlılığını içinizde hazır tutarsanız gözünüzü çevirmeniz daha kolay olur.

4. Gözünüze alıştırma yaptırmanız gerekiyor. Gözünüze belirli görüntülerle karşılaştığında çevirme refleksini kazandırmanız lazım. Bilardo taşları birbirine değdiğinde nasıl ki hemen yön değiştiriyorlar, tıpkı bunun gibi haram bir görüntüye gözümüz değdiğinde anında yön değiştirmeli, yapışıp kalmamalı. Peygamberimiz Hz. Aliye: Birinci bakış lehine ikinci bakış aleyhine, diyerek nasihatta bulunuyordu.
İrade dışı bakışlardan sorumlu değiliz, fakat bu ilk bakıştan sonra gözümüzü anında başka yere çevirmiyor veya ikinci sefer bakıyorsak bu haramdır, günahtır, kalbimizi kirleten bir lekedir. Çünkü buradan itibaren irademizle bu işi yapıyoruz.
En ufak karşılaşmalarda zaafların sergilenmesi öyle anlarda uyanık olmayıp da gaflet içinde olmamızdan kaynaklanıyor. Yani siz kendinizi bazı muhtemel dıurumlara daha henüz o durumla karşılaşmadan önce iç dünyanızda hazırlarsanız muvaffak olma ihtimaliniz daha yüksek olur.
Bunun yanısıra tabiki önce böyle bir hassasiyete sahip olmanız, bunları önemsemeniz gerekiyor, işin ciddiyetini ve vehametini idrak etmiş olmanız bir önşarttır.
Bir tabir vardır: ‘Küçük Şey Yoktur’. Hatta bu isimde bir kitapta yayınlandı. Gerçekten de küçük şey yoktur. Biz bunları küçümsüyoruz. Küçük zannedilen günahlar birike birike insanın haramlara karşı hassasiyetini daha da zayıflatıyor. Belirli konularda mesela hiç hassasiyet kalmıyor artık. O şeyleri artık kanıksıyoruz.
Yine de asıl sorunun sebebi kişinin İslam’ı din olarak seçmiş olmasına rağmen Allah’la sağlam bir ilişki kuramaması ve buna göre her gün kendisini muhasebe etmemesidir.
Her gün kendi nefsini sorgulayan bir insanın kazanacağı hassasiyeti bir düşünün. Her gün kendisine ara hedefler koyup bunlara azimle ulaşmaya çalışan bir insan için artık bu bahsettiğimiz meseleler çoktan aşılmıştır. Böyle birisi ruh dünyasında koruyucu mekanizmalarını kurmuş ve bu mekanizmaların da bakımını düzenli olarak yapmaktadır.
Bu mekanizmaları yerleştirmek için neler yapılmalı ?

1. Kuranı anlayarak okumalıyız. Kuran göğüslerde olana(günahlara, sıkıntılara vs.) bir şifadır. Şifa özelliğinden yararlanmalıyız Kuranın. Kuranın bir hayat iksiri olduğunu idrak etmeliyiz. Kuran sadece emir ve yasaklardan bahsetmiyor…

2. Namazları Kuranın emrettiği şekilde kılmalıyız.

3. Duanın Rabbimizle irtibatımızı güçlendiren bir fonksiyona sahip olduğunu unutmamalıyız.

4. Allahı (onun yüceliğini, merhametini, sevgisini, azametini, kudretini, büyüklüğünü, adaletini, azabını vs. her fırsatta, her vesileyle hatırlamaya(zikr) çalışmalıyız.

5. Ona olan sevgimizi güçlendirmeye çalışmalıyız. Bu da bu sevgi duygusunu tatmakla oluyor. Sevenin haleti ruhiyesi farklı olur, içindeki esen rüzgarların boyutu ve gücü farklı olur…

6. İçimizde eğitilmeyi bekleyen bir Nefis taşıdığımızı unutmamalı, onu(kendimizi) eğitmeyi bir hedef olarak koyup, bu hedefe gidecek olan ara hedefleri belirledikten sonra Allah rızası için başarılı olma hırsıyla çabalamalıyız.

Allah, emrettiği her şeyde ve yasakladığı her şeyde duyarlı ve kararlı olmayı bütün müminlere nasip eylesin. Bu sözlü duanın kabulü için şart olan fiili dualarımızı yaparken de bizi güçlendirsin.

Amin



Yorum Yapın