http://lovepowerman.com

CEHENNEMİN EVSAFI

08 Mayıs 2010 | Kategori: Hadis

CEHENNEMİN EVSAFI

5078 – Hz. Ebu Hureyre radıyALLAHu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm: “Yaktığınız ateş var ya, bu, cehennem ateşinin yetmiş cüzünden bir cüzdür!” buyurmuştu. (Yanındakiler):

“Zaten bu ateş, vALLAHi (âsileri cezalandırmaya ahirette) yeterliydi” dediler. Aleyhissalâtu vesselâm:

“Cehennem ateşi öbürüne altmışdokuz kat üstün kılındı. Her bir kat’ın harareti, bunun mislindedir.”

Buhari, Bed’ü’l-Halk 10; Müslim, Cennet 29, (2843); Muvatta, Cehennem 1, (2, 994); Tirmizi,
CEHENNEMİN EVSAFI

Cehennem 7, (2592).

5079 – Yine Ebu Hureyre radıyALLAHu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

“Cehennem ateşi bin yıl yakıldı. Öyle ki kıpkırmızı oldu. Sonra bin yıl daha yakıldı, öyle ki beyazlaştı. Sonra bin yıl daha yakıldı. Şimdi o siyah ve karanlıktır.”

Tirmizi, Cehennem 8, (2594); Muvatta, Cehennem 2, (2, 994). Metin Tirmizi’ye aittir.

5080 – Ebu Saidi’l-Hudri radıyALLAHu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

“Cehennemi kuşatan surun dört (ayrı) duvarı vardır. Her duvarın kalınlığı kırk yıllık yürüme mesafesi kadardır.”

Tirmizi, Cehennem 4, (2587).

5081 – Hasan Basri rahimehullah anlatıyor: “Utbe İbnu Gazvân radıyALLAHu anh, Basra’da minberde (hutbe esnasında) dedi ki:

“Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm bize şöyle buyurmuşlardı: “Cehennemin kıyısından büyük bir taş bırakıldı. Bu taş yetmiş yıl aşağı doğru düştü de henüz dibe ulaşmadı.”

(Utbe İbnu Gazvân, devamla) der ki: “Hz. Ömer radıyALLAHu anh: “Ateşi çok zikredip hatırlayın. Zira onun harareti pek şiddetlidir; derinliği çok fazladır, çengelleri demirdendir” buyurdu.”

Tirmizi, Cehennem 2, (2578).

5082 – Ebu Said el-Hudri radıyALLAHu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

“Veyl, cehennemde bir vadidir. Kâfir orada, kırk yıl batar da dibine ulaşamaz.”

Tirmizi, Tefsir, Enbiya, (3164).

5083 – İbnu Abbas radıyALLAHu anhüma anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

“Eğer zakkûmdan, dünyaya tek damla damlatılacak olsa, bu dünya ehlinin yiyeceklerini ifsad ederdi. Öyleyse, yiyecek ve içeceği zakkum olan cehennemliğin hali ne olur (anlayın)!”

Tirmizi, Cehennem 4, (2588).

5084 – Hz. Ebu Hureyre radıyALLAHu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

“Cehennem, Rabbine şikayet ederek: “Ey Rabbim! Bir parçam diğer bir parçamı yemektedir” dedi. bununn üzerine, ALLAH Teâla hazretleri ona, iki nefes almaya izin verdi: Bir nefes kışta, bir nefes de yazda. (Yazdaki nefesi) sizin rastladığınız en şiddetli sıcaktır. (Kıştaki nefesi de) sizin rastladığınız en şiddetli (soğuk olan) zemherirdir.”

Buhari, Bed’ü’l-Halk 10; Müslim, Mesacid 185, (617); Tirmizi, Cehennem 9, (2595).

5085 – Yine Ebu Hureyre radıyALLAHu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

“Kıyamet günü, ateşten bir parça, boyun şeklinde uzanır. Bunun, gören iki gözü, işiten iki kulağı, konuşan bir dili vardır. Der ki: “Ben üç takım (insanı cezalandırmak) için vazifelendirildim: ALLAH’la birlikte bir başka ilaha dua eden kimse, bile bile zulmeden cebbâr, tasvirciler.”

Tirmizi, Cehennem 1, (2577).

5086 – İbnu Mes’ud radıyALLAHu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

“Kıyamet günü cehennem, yetmişbin yuları olduğu halde getirilir. Her yularında, onu çeken yetmişbin melek vardır.”

Müslim, Cennet 29, (2842); Tirmizi, Cehennem 1, (2576).

5087 – Mücahid anlatıyor: “İbnu Abbâs radıyALLAHu anhüma bana: “Cehennemin genişliği ne kadardır, biliyor musun?” diye sordu. Ben: “Hayır!” deyince: “Doğru, ALLAH’a yemin olsun, bilemezsin!” dedi ve ilave etti: “Bana Hz. Aişe radıyALLAHu anha dedi ki: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm ‘a:

“Kıyamet günü Arz toptan O’nun bir kabzasıdır (tam tasarrufundadır). Gökler de O’nun sağ eliyle dürülmüşlerdir” (Zümer 67) âyetinden sormuş ve:

“Bu sırada insanlar nerede olurlar (ey ALLAH’ın Resûlü)” demiştim. Aleyhissalatu vesselam: “Cehennem köprüsünde!” cevabını verdi.”

Tirmizi, Tefsir, Zümer, (3242).

CENNET VE CEHENNEMİN MÜŞTEREK YÖNLERİ

5088 – Ebu Hureyre radıyALLAHu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

“ALLAH Teâla Hazretleri cenneti yarattığı zaman Cibril aleyhisselâm’a:

“Git ona bir bak!” buyurdular. O da gidip cennete baktı ve: “(Ey Rabbim!) Senin izzetine yemin olsun, onu işitip de ona girmeyen kalmayacak, herkes ona girecek!” dedi. (ALLAH Teâla Hazretleri) cennetin etrafını mekruhlarla çevirdi. Sonra: “Hele git ona bir daha bak!” buyurdu. Cebrail gidip ona bir daha baktı. Sonra da:

“Korkarım, ona hiç kimse girmeyecek!” dedi. Cehennemi yaratınca, Cebrail’e:

“Git, bir de şuna bak!” buyurdu. O da gidip ona baktı ve:

“İzzetine yemin olsun, işitenlerden kimse ona girmeyecektir!” dedi. ALLAH Teâla hazretleri de onun etrafını şehvetlerle kuşattı. Sonra da:

“Git ona bir kere daha bak!” dedi. O da gidip ona baktı. Döndüğü zaman:

“İzzetine yemin olsun, tek kişi kalmayıp herkesin ona gireceğinden korkuyorum!” dedi.”

Ebu Davud, Sünnet 25, (4744); Tirmizi, Cennet 21, (2563); Nesai, Eyman 3, (7, 3).

5089 – Hz. Enes radıyALLAHu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

“Cennetin etrafı mekârihle (nefsin hoşlanmadığı şeylerle) sarılmıştır. Cehennemin etraf ı da şehevi (nefsin arzuladığı, cazip) şeylerle sarılmıştır.”

Sahiheyn’de, Ebu Hureyre’den bu rivayet aynen gelmiştir. Ancak iki yerde “huffet” (=sarılmış) kelimesine bedel “hucibet” (=örtülmüş) kelimesi kullanılmıştır.

5090 – Yine Hz. Enes radıyALLAHu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

“Cehennem, içerisine âsiler atıldıkça: “Daha var mı?” demekten geri durmaz. Bu hal, Rabbu’l-İzze’nin cehennemin üzerine ayağını koyup, iki yakasını dürüp birleştirmesine kadar devam eder. İşte o zaman cehennem:

“Yeter, yeter. İzzet ve keremine yemin olsun yeter!” der. Cennette fazlalık devam eder. ALLAH, ona mahsus yeni bir halk yaratır ve bunları cennetin fazla kısmına yerleştirir.”

Buhari, Tefsir, Kaf 1, Eyman 12, Tevhid 7; Müslim, Cennet 37, (2848); Tirmizi, Tefsir, Kâf, (3268).

CENNETLİKLER

5091 – Sehl İbnu Sa’d radıyALLAHu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

“Cennet ehli, gurfelerde kalanları seyrederler, tıpkı gökteki yıldızları seyretmeniz gibi.”

Buhari, Rikak 51; Müslim, Cennet 10, (2830).

5092 – Ebu Sa’id radıyALLAHu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

“Cennet ehli gurfelerde kalanları (ehl-i guraf) görürler. Tıpkı, ufukta doğudan batıya giden inci gibi parlak yıldızları gördüğünüz gibi. Aralarındaki fazilet farkı, (gurfe ehlini) böyle yukarıda gösterir.”

Bunun üzerine Ashâb: “Ey ALLAH’ın Resûlü! Bu söylediğiniz, peygamberlerin makamı olmalı, başkaları oraya ulaşamamalı!” dedi. Ancak Aleyhissalatu vesselâm:

“Hayır! Ruhumu kudret elinde tutan Zât’a yemin olsun! Gurfelerde kalanlar (peygamberler değiller), ALLAH’a inanıp peygamberleri tasdik eden kimselerdir!” buyurdular.”

Buhari, Bed’u'l-Halk 8; Müslim, Cennet 11, (2831).

5093 – Hz. Ebu Hureyre radıyALLAHu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

“Cennete ilk girecek zümre, dolunay gecesindeki ay suretindedir. Onu takip eden zümre, parlaklık yönüyle gökteki en büyük yıldız gibidir. Cennetlikler bevletmezler, büyük abdest de bozmazlar, tükürmezler, sümkürmezler de. Tarakları altındandır, terleri misktir. Buhurdanları öd ağacından, zevceleri kara gözlü hurilerden olacak. Onlar ataları Âdem’in yaratılışı üzere, altmış zirâ boyunda tek bir adam suretinde olacaklar.”

Buhari, Bed’ü’l-Halk 8, Enbiya 1; Müslim, Cennet 15, (2834); Tirmizi, Cennet 7, (2540).

5094 – Hz. Câbir radıyALLAHu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm : “Cennet ehli cennette yerler ve içerler. ancak tükürmezler, küçük ve büyük abdest bozmazlar, sümkürmezler de!” buyurmuştu. Ashab:

“Peki yedikleri ne olur?” diye sordular. Aleyhissalatu vesselam:

“Geğirmek ve misk sızıntısı gibi ter! Onlara tıpkı nefes ilham olunduğu gibi tesbih ve tahmid ilham olunur.”

Müslim, Cennet 18, (3835); Ebu Davud, Sünnet 23, (4741).

5095 – Ebu Said el-Hudri radıyALLAHu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

“Bir kimse cennetlik olarak ölünce, büyük veya küçük, yaşı ne olursa olsun, otuz yaşında bir kimse olarak cennete girer ve artık bu yaş ebediyyen değişmez. Cehennemlikler için de durum böyledir.”

Tirmizi, Cennet 23, (2565).

5096 – Hz. Ebu Hureyre radıyALLAHu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

“Cennet ehlinin vücudu kılsız, yüzü sakalsız, gözleri sürmelidir, gençlikleri zail olmaz, elbiseleri eskimez.”

Tirmizi, Cennet 8, (2542).

Tirmizi’nin bir rivayetinde şu ziyade var: “Cennetliklerin başlarında taçlar vardır. Taçtaki tek bir inci, meşrık ile mağrib arasını aydınlatır.”

5097 – Ebu Rezin el-Ukayli radıyALLAHu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

“Cennet ehlinin çocuğu olmaz, (orada doğum yoktur).”

Tirmizi, Cennet 23, (2566).

5098 – Hz. Enes radıyALLAHu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm: “Mü’mine cennette şu şu kadar (kadınla) cima gücü verilir!” buyurmuşlardı. Kendisine:

“Ey ALLAH’ın Resûlü! Buna tâkat getirilebilir mi?” diye soruldu.

“Yüz (kişinin) gücü verilir! (Böyle olunca takat getirir!)” buyurdular.”

Tirmizi, Cennet 6, (2539).

5099 – el-Hudri radıyALLAHu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

“Kıyamet günü arz, tek bir çörek olacak. Cebbâr (olan ALLAH Teâla hazretleri), onu, cennetliklere azık olarak elinde çevirecektir, tıpkı sizin sefer sırasında çöreğinizi çevirdiğiniz gibi!” Bu sırada bir yahudi gelerek:

“Ey Ebu’l-Kâsım! Rahman (olan ALLAH) seni mübarek kılsın! Kıyamet günü cennet ehlinin (iştah açıcı) ikramı ne olacak haber vereyim mi?” dedi. Efendimiz:

“Söyle bakalım!” buyurdular. Adam, tıpkı Aleyhissalâtu vesselâm’ın söylediği gibi:

“Arz, tek bir çörek olur!” dedi. Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm bize baktılar. Sonra azı dişleri görününceye kadar tebessüm buyurdular ve:

“Peki cennet ehlinin katıklarını sana haber vereyim mi?” dediler. Adam: “Buyurun!” dedi. Aleyhissalatu vesselam:

“Bâlâm ve nûn!” buyurdular. Adam:

“Bu nedir?” dedi. Aleyhissalatu vesselam:

“Öküz ve balıktır. Bunların ciğerlerinin kenarından yetmişbin kişi yer” buyurdular.”

Buhari, Rikak 44; Müslim, Münafikûn 30, (2792).

5100 – el-Hudri radıyALLAHu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

“Cennet ehlinden derecesi en düşük olanın seksenbin hizmetçisi, yetmişiki zevcesi vardır. Onun için inciden, zebercedden ve yakuttan bir çadır kurulur. Bu çadır, Câbiye’den San’a'ya kadar uzanan bir büyüklüktedir.”

Tirmizi, Cennet 23, (2565).

5101 – İbnu Ömer radıyALLAHu anhüma anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

“Cennet ehlinin mertebece en düşük olanı o kimsedir ki: Bahçelerine, zevcelerine, nimetlerine, hizmetçilerine, koltuklarına bakar. Bunlar bin yıllık yürüme mesafesini doldururlar.

Cennetliklerin ALLAH nezdinde en kıymetli olanları ise, vech-i ilahiye sabah ve akşam nazar ederler.”

Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm sonra şu ayeti okudu. (Meâlen): “Yüzler vardır, o gün ter ü tâzedir, Rablerini görecektir” (Kıyamet 22-23).

Tirmizi, Cennet 17, (2556), Tefsir, Kıyamet (3327).

5102 – Mugire İbnu Şu’be radıyALLAHu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

“Hz. Musa aleyhisselâm Rabbine sordu:

“Derece itibariyle cennet ehlinin en düşüğü nasıldır?” Rab Teâla buyurdu: “O, cennet ehli cennete dahil edildikten sonra gelecek olan bir adamdır ki kendisine:

“Cennete gir!” denilir. Adam:

“Ey Rabbim nasıl gireyim. Herkes yerlerine yerleşti, mekanlarını tuttu!” der. Ona şöyle denilir:

“Sana dünya meliklerinden birinin mülkü kadar mülk verilmesine razı mısın?”

“Rabbim, razıyım!” der. Rab Teâla:

“Sana bu verilmiştir. Onun misli, onun misli, onun misli, onun misli de.”

Adam beşincide:

“Ey Rabbim razı oldum (yeter!)” der. Rab Teâla:

“Bu sana verildi, on misli daha verildi. Ayrıca gönlün her ne isterse, gözün neden zevk alırsa, sana hep verilmiştir!” buyurur. Adam:

“Rabbim razı oldum(yeter!)” der. (Hz. Musa sormaya devam eder):

“Ya derecesi en üstün olan (nasıldır)?”

“İşte irade ettiklerim bunlardı. Onların keramet fidanlarını kendi elimle diktim ve üzerlerine mühür vurdum. Onlara hazırladığımı, ne bir göz görmüş ne bir kulak işitmiştir, hiçbir beşer kalbine de hutur etmemiştir.”

Müslim, İman 312, (189); Tirmizi, Tefsir, Secde, (3196).

5103 – Ebu Sa’id el-Hudri radıyALLAHu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: “ALLAH Teâla hazretleri cennet ehline;

“Ey cennet ahalisi!” diye seslenir. Onlar:

“Ey Rabbimiz, buyur! Ebrine âmâdeyiz! Hayır senin elindedir!” derler. Rab Teâla:

“Razı oldunuz mu? diye sorar. Onlar:

“Ey Rabbimiz! Razı olmamak ne haddimize! Sen bize mahlûkatından bir başkasına vermediğin nimetler verdin!” derler. Rab Teâla:

“Ben sizlere bundan daha fazlasını vereyim mi?” der. Onlar:

“Bu verdiklerinden daha üstün ne olabilir?” derler. Rab Teâla:

“Size rızamı helal kıldım. Artık, size ebediyen gadab etmeyeceğim!” buyururlar.”

Buhari, Rikâk 51, Tevhid 38; Müslim, Cennet 9, (2829); Tirmizi, Cennet 18, (2558).

5104 – Ebu Hureyre radıyALLAHu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

“Bana cennete giren ilk üç kişi arzedildi. Bunlardan biri şehid, biri iffetli olan (ve azla yetinerek) iffetini koruyan, biri de ALLAH’a ibadetini güzel yapan ve efendilerine hayırhah olan bir köle idi.”

Tirmizi, Fezâilu’l-Cihad 13, (1642).

5105 – Harise İbnu Vehb radıyALLAHu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm: “Size cennet ehlini haber vereyim mi?” buyurdular. Ashab:

“Evet ey ALLAH’ın Resûlü” dedi. Aleyhissalatu vesselâm:

“Her bir biçare addedilen zayıf kimsedir. Bu kimse, bir hususta ALLAH’a yemin etse, ALLAH onun dilediğini yerine getirirek tebrie eder ve hânis kılmaz” buyurdu ve tekrar sordu:

“Size cehennem ehlini haber vereyim mi? Bunlar kaba, cimri ve kibirli kimselerdir.”

Buhari, Tefsir, Nûn 1, Edeb 61, Eymân 9; Müslim, Cennet 46, (2853); Tirmizi, Cehennem 13, (2608).

5106 – Ebu Davud’da Harise radıyALLAHu anh’tan gelen bir rivayette, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm şöyle buyurmuştur:

“Cennete ne zengin cimri, ne de kaba merhametsiz girer.”

Ebu Davud, Edeb 8, (4801).

KÜTÜB-Ü SİTTE




2 Yorum yapılmış CEHENNEMİN EVSAFI

Avatar

OSMAN YÜKSEL SERDENGEÇTİ

12 Mart 2012 Saat 08:55

DUALAR MANASI-KAYNAGI

“Deki; Eğer duanız olmasa Rabbimin katında ne ehemmiyetiniz var.”
(Furkan suresi 77.Ayet)

“Rabbimiz buyurduki: Bana dua edin size cevap vereyim.”
(Mü’min suresi 60. Ayet)

1-Yâ mukallibel kulûbi sebbit kalbî alâ dînike:
Manası “Ey kalpleri çekip çeviren Rabbim! Kalbimi dînin üzere sâbit kıl.

(Tirmizi 2141).. Tırmizi’de,Şehr ibn-i Havşeb (R A)rivayet ediyor
Hz Şehr:ümmü Seleme (R Anha)’dan:
..
Ey mü’minlerin anası!
Resul-i Ekrem Efendimiz yanınızda bulundukları zaman
en çok yaptığı dua neydi? diye sordum
Ümmü Seleme Hazretleri:
..
Ya mukallibel kulubi sebbit kalbi ala dinike
ey kalpleri çeviren Allah!
benim kalbimi hak dininin üzerinde sabit kıl
diye dua ederdi,cevabını verdi
. ..
2- Selamün kavlen min Rabbin Rahim:
Manası: Onlara merhametli Rabb’in söylediği selam vardır.(Yasin/ 58 )
..

Rabbi inni mağlub.Fentesir ya Erhamerrahimin

Manası:Mağlub oldum, yenildim.Yardım et Ya Rabbi.ve Saffan Suresi 75.ayette Hz. Nuh’un yakarışıdır.
..

3- Allahümme lekel hamdü la ilahe illa ente rabbi ve ene abduke amentu bike muhlisan leke fi esbahtü (emsaytü) ala dini inni ahdike ve va’dike mesteta tü etubu ileyke min seyyi ameli ve estağfiruke bizunubilleti la yağfiruha ila ente
..
Mânâsı: Ey Allah’ım, sana hamd olsun, senden başka ilah yoktur. Sen, benim Rabbimsin, ben de senin kulunum. Ve ben sana halis olarak iman ettim. Sabah ve akşam sana söz verdiğim ve vad ettiğim halde hasbel beşer, yaptığım fena amelimden sana tevbe eder, estağfirullah derim. O günahlarım ki, senden başka onları kimse affetmez.
..
Resûlullah (SAV) Efendimiz hiçbir şeye yapmadıkları yemini bu istiğfar için yaparlar: “Vallahi bir insan bunu gündüzleri üç defa okur vefat ederse cennete gider” yalnız akşamları “inni asbahtü” yerine “İnni emseytü” diye okumalıdır. (Taberani, Evsat Kebir kitaplarında rivayet etmiştir)
.
4- Subhânallâhi ve bihamdihi. . Subhânallâhil-azim -

Ebu Hureyre’den rivayet edildiğine göre:Resulullah Efendimiz
Ve her kim günde yüz kere: Subhanallah ve bi-hamdihi (Allah’ı, ona hamd ederek tesbih ederim) derse o kimsenin günahları deniz köpüğü kadar bile çok olsa dökülür” Sahih-i Müslim’deki hadis numarası: 4857
..
Ebu Hureyre (ra) Allah Resulü (as) şöyle buyurdu, demiştir:
“Dile hafif, mizanda ağır, Allah’a sevgili olan iki kelime (iki cümlecik) vardır Bunlar: Subhanallahi ve bi-hamdihi, subhanallahi’l-azim (Allah’ı, ona hamd ederek tesbih ederim, büyük Allah’ı tesbih, ederim)’dir”
Sahih-i Müslim’deki hadis numarası: 4860
(Gece ibadeti zor gelen, hayra mal sarf edemeyen veya düşmanla savaşmaya korkan, çok Sübhanallahi ve bihamdihi desin. Bu, Allah yolunda harcayacağı bir altın dağdan daha kıymetlidir) [Taberani]

(Dilde hafif, terazide ağır ve bağışlayıcı olan Allah indinde en kıymetli iki cümle: “Sübhanallahi ve bihamdihi, Sübhanallahilazim”) [Müslim]
Kur’an-ı kerimde, Bâkıyat-üs-sâlihat [sürekli kalan iyi işler] geçmektedir. Resulullah buyurdu ki: (Bâkıyat-üs-sâlihatı, çok söyleyin. Bunlar; tesbih, tehlil, tahmid, tekbir ve temciddir.) [Taberani]
(Tekbir Allahü ekber, Tahmid Elhamdülillah, Tesbih Sübhanallah,
Tehlil La ilahe illallah, Temcid La havle vela kuvvete illa billah demektir.)
.
5 Hasbiyallahu la ilahe illa huve aleyhi tevekkeltü ve hüve Rabbul arşil azim

Tevbe süresi:9/129 ( Hasbiyallahu: Allah bana yeter )

Bu ayetteki duayı ilk okuyan İbrahim peygamberdir.

Ayetin meali: “Resulüm! Eğer -büyük bir şefkat ve samimiyetle kendilerine ders vermek istediğin- adamlar, yine de aldırmaz, senden yüz çevirirlerse, de ki: Allah bana yeter, O’ndan başka ilah yoktur. Ben yalnız O’na dayanırım. Çünkü O, büyük Arş’ın, muazzam hükümranlığın sahibidir.”(Tevbe, 9/129).
.
6- La ilahe illallahu vahdehu la şerike leh, lehul mülki ve lehül hamdu yuhyi ve yumitu ve hüve hayyun la yemutu biyed’ ihil hayr ve hüve ala külli şeyin kadir
Allah’tan başka ilah yoktur. O tektir ve ortağı yoktur. Mülk onundur. Hamd edilmeye layık olan Odur. Onun her şeye gücü yeter. Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem) buyurmuştur.
“Kim sabah namazında selam verdikten sonra, oturmasını bozmadan ve dünya kelamı konuşmadan on kere: “La ilahe illallahu vahdehu la şerike leh, lehül mülkü velehül-hamdü vehüve ala külli şey’in kadir” derse o kimseye on hasene yazılır ve on günahı silinir, on derece yükseltilir, o gün her türlü kötülüklerden ve şeytanın tasallutundan muhafaza edilir, o gün Allah’a şirk koşma hariç her türlü günahları silinir.” (Tirmizi)
(Sabah namazından sonra on defa okuyana, akşama kadar her çeşit zarardan korunur, hiçbir günah ona zarar vermez.) [Nesai]
Ebû Ayyâş ez Zurakî Radı’yallâhu anh naklediyor“Rasûlullâh Salla’llâhu Aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
-Kim sabahleyin, Lâ ilâhe illallâhu vahdehulâ şerike leh, lehül mülkü ve lehül hamdü ve hüve alâ külli şeyin kadiyr, derse; o kimse için İsmail (Aleyhi’s Selâm)’ın evlâdından bir köle azâd etmiş kadar sevap alır… O kimsenin on hatası silinir, on derece terfi eder ve o gün akşama kadar o kimse şeytandan korunmuş olur!..
-Akşamleyin de bu zikri okuyunca, ertesi günün sabahına kadar anılan şeylerin bir mislini kazanır!..”
7- La havle vela kuvvete illa billahil aliyyil azim…..La İlahe İlla Ente Sübhaneke İnni Küntü Minezzalimin

*Güç ve kuvvet, sadece Yüce ve Büyük olan Allah’ın yardımıyla elde edilir Güç ve kuvvet ancak Allah’tandır.

* Senden başka hiçbir ilah yoktur sen bütün noksanlıklardan münezzehsin muhakkak ki ben nefsime zulm edenlerden oldum
.
Ve yine mümâileyh tarafından, bu (Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh)’ okumanın 99 derde deva olacağı ve en azından hüzün ve kederi gidereceği bildirilmiştir.
.
Mu’az ibni Cebel RA’ın rivayetinde, Rasûl-ü Ekrem SAS Hazretleri;
“–Sana cennet kapılarından bir kapıya delâlet edeyim mi?” buyurmuşlar.
O da:
“–Evet yâ Rasûlallah, nedir o?..” demişler.
Efendimiz SAV’ de:
“–(Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh)’tır.” buyurmuşlardır.
Ebu Zer RA Hazretlerinin rivayetlerinde, Rasûl-ü Ekrem SAV Hazretleri:
“–Allah-u Teàlâ Hazretleri bir kuluna nîmet verir, o kul da o nîmetlerin elinde kalmasını isterse, (Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh)’ı çok söylesin!” buyurmuşlardır.
.
Ebû Mûsâ RA’ın rivayet ettiğine göre, Rasûl-i Ekrem SAV Hazretleri buyurmuşlar ki:
“(Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh)’ı çok şöyle! Çünkü bu cennet hazinelerinden bir hazinedir

(Birinize dert ve bela gelince, Yunus Peygamberin duasını okusun! Allahü teâlâ onu muhakkak kurtarır.) [Tirmizi]
.
(“Lâ ilahe illâ ente, sübhaneke inni küntü minezzalimin” diyen, uğradığı beladan kurtulur.) [İ. Sünni]

(Bir hasta, kırk defa “Lâ ilahe illa ente sübhaneke inni küntü minezzâlimin” okursa, şehit olarak vefat eder. Şifa bulursa, günahları affolur.) [Necat-ül-musalli]
.
8- Subhanellahi velhamdülillahi vela ilahe İllallahu vallahü Ekber.Vela havle vela kuvvete illa billahil aliyyül azim
.
Allah bütün noksan sıfatlardan münezzehtir, bütün hamdler ona mahsustur Allah’tan başka ilah yoktur Allah en büyüktür
.
Hz Ebu Hüreyre (ra) anlatıyor “Kendisi ağaç dikerken yanına Rasûlullah (sas) uğrar ve: “Ey Ebu Hüreyre! Şu diktiğin nedir?” der “Kendim için bir fidan dikiyorum” cevabını verir Aleyhissalatü vesselam, “Sana, senin için daha hayırlı bir dikilecek fidan göstereyim mi?” buyurur Ebu Hüreyre, “Göster, ey Allah’ın Resülü!” der Bunun üzerine sallallahu aleyhi ve sellem: “Sübhanallahi velhamdülillahi ve la ilahe illallahu vallahu ekber (Allah bütün noksan sıfatlardan münezzehtir, bütün hamdler ona mahsustur Allah’tan başka ilah yoktur Allah en büyüktür) de! Bunu söylersen her bir kelimesi için sana Cennette bir agaç dikilir.

Bir başka rivayette de İbni Mes’ud (ra) anlatıyor: “(sas) buyurdular ki: Miraç sırasında Hz İbrahim’le karşılaştım Bana: Ey Muhammed! Ümmetine benden selam söyle ve haber ver ki, cennetin toprağı temiz, suyu tatlıdır Burası (suyu tutacak şekilde) düz ve boştur Oraya atılacak tohum da sübhanallahi, velhamdülillahi ve la ilahe illallahu vallahu vallahü ekber cümlesidir(Tirmizi, Ramuz’ul Ehadis Hâdîs-i Şerif, 4636)
Manâ’sı: Ben ve benden önceki peygamberler (Subhanal lahi vel Hamdülillahı vela ilahe illallahu vallahu ekber)den daha üstün bir tesbihte bulunmadık. (Ramuz’ul Ehadis Hâdîs-i Şerif, 30. Bölüm, No: 440)

9- Allahümme ecirnî minennâr:
Allah’ım, beni Cehennem ateşinden koru”
Müslim b. Hâris et-Temimi babasından şöyle naklediyor:
“Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem) bana şöyle dedi: ‘Akşam namazını kıldığın vakit, namazdan sonra hiç konuşmadan yedi kez “Allahümme ecirna minennar” de, şayet bunu der ve o gece ölürsen Cehennem ateşinden beraat olunursun ve eğer sabah namazından sonra aynı şekilde dersen ve o gün akşama kadar olan zaman da ölürsen, yine cehennem ateşinden beraat olunursun.” (Ebu Davud, Nesai)
(Sabah-akşam 7 defa “Allahümme ecirni minennâr” diyen Cehennemden kurtulur.) [Ebu Davud]
Bu dua ile ilgili olarak Peygamber Efendimiz (asm) şöyle buyurmuştur:
Sabah namazını kıldığında hiç kimseyle konuşmadan önce yedi defa “Allahümme ecirnî minennar = Allah’ım, beni Cehennem ateşinden koru” de. Eğer o gün ölürsen Allah senin için Cehennem ateşinden koruyucu bir berat yazar. Akşam namazını kıldığında hiç kimseyle konuşmadan önce yedi defa “Allah’ım, beni Cehennem ateşinden koru” de. Eğer o gece ölürsen Allah senin için Cehennem ateşinden koruyucu bir berat yazar. (Müsned, 4/234)
10- Allahumme inni es’elüke hubbeke ve hubbu men yuhibbüke

Allahım! Senden seni sevmeyi, seni sevenleri sevmeyi ve senin sevgine ulaştıracak amelleri sevmeyi dilerim. Allahım! Senin sevgini bana canımdan, ailemden ve soğuk sudan daha ileri kıl!”

Hz. Davut A.S. Duasıdır. Tirmizî, Daavât 73, Tefsîrü’l-Kur’ân 39

11- Allahumme el himniy rüşdi ve eızni şerre nefsi

Allahım! Beni senin doğru yoluna ilet! Nefsimin şerrinden beni koru!”

İmrân İbni Husayn radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem onun babası Husayn’a dua etmesi için şu iki cümleyi öğretti (Tirmizî, Daavât 70)

12- Kuddüs’ üt tahiru min külle suin. …. Rabbin surni alal gavmil mufsidin
*Her kötülükten arı-kayıtsız .. (Her kötülükten Allaha sığınmak için okunur )
*Fesatçı kavme karşı bana yardım et (Hz.Lut Ey Rabbim )

13- İnnallahe la yağfiru en yüşreke bihi ve yağfiru ma dune zalike limen yeşa
Allah, kesinlikle kendisine şirk koşulmasını bağışlamaz!.. Fakat, bunun dışındakiler! dilediğine bağışlar.. (Şirkten korunmak için )

14- Rabbi inni zalemtu nefsiy zulmen kebirya ve la yağfiruz zunube ila ente yağfirli mağfireten min indike verhamni inneke entel gafirur rahim

Gerçekten nefsime çok büyük zulmettim. İndinden bir mağfiret ile beni, hatamı, cehaletimi, emrinde haddi aşmamı, ciddi veya şaka olarak yaptığım yanlışları, bilmeyerek ya da bilerek yaptığım kusurlarımı; önceden gönderdiklerimi ve sonraya bıraktıklarımı; senin benden daha iyi bildiğin gizli ya da açık işlediğim hatalarımı bağışla ve bana merhamet et!..ALLAHTAN MAGRİFET DİLEMEK.
.
15- Estağfirullah ellezi la ilahe illa Hu el Hayyul Kayyum ve etubu ileyh

Tövbe İstigfar Duası
İbni Mes’ûd radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Her kim ‘estağfirullâh’ellezî lâ ilâhe illâ hû, el-Hayye’l-Kayyûme ve etûbü ileyh: Kendisinden başka ilâh bulunmayan, ebedî hayatla daima diri olan, her şeyin varlığı kendisine bağlı olup kâinatı yöneten Allah’tan beni bağışlamasını diler ve günahlarıma tövbe ederim’ diye yalvarırsa, savaştan kaçmış bile olsa, günahları bağışlanır ”
Ebû Dâvûd, Vitir 26; Tirmizî, Daavât 118; Hâkim, el-Müstedrek, I, 511 Ayrıca bk İbni Mâce, Edeb 57

16- Yâ Hayyü yâ Kayyûm Birahmetike esteğisü. Fe’aslıhlî şe’nî Küllehû ve lâ tekilnî ilâ nefsî tarfete aynin.

Feraha kavuşmak için okunan duadır, zikirdir.
Ey Hayy ve Kayyum olan Allahım! Rahmetinle senden yardımını isterim.
Benim bütün işlerimi, hal ve hareketlerimi düzelt. Beni bir göz
kırpması kadar bile olsun nefsime bırakma amin

17- Allahummeğfirli zenbi küllehu ve dikkahu ve cillehu ve evvelehu ve ahirehu ve ala niyyetehu ve sırrahu

Efendimizin Secdede okuduğu dualardandır.
Hz. Peygamber secdelerinde okurdu (Ebu Davud, II, 28-35).

Allahümmehşürna fi zümretis salihin:
Bizi mahşerde Salihler topluluğu ile yargıla.

18- Rabbişrahli sadri ve yessirli emri. Vahlul ukdeten min lisanî yefğahu ğavli
Ey rabbim. Göğsümü aç, genişlet. İşimi kolaylaştır. Dilimde bulunan düğümü çöz de, anlasınlar beni. ( Taha:25-28 )

19- Bismillahi alâ dînî ve nefsî ve veledî ve ehlî ve mâlî ve makami
Allah’ın ismiyle, dînimi, kendimi, çocuklarımı, âilemi ve malımı
bütün kötülüklerden, koruması için Allah’a emânet ederim.”
Ailemiz için okuyabileceğimiz duadır.

20- Hasbiyellâhü lâ ilâhe illâ hüve aleyhi tevekkeltü ve hüve Rabbül’arşıl’azîm.

Ayetin meali: “Resulüm! Eğer -büyük bir şefkat ve samimiyetle kendilerine ders vermek istediğin- adamlar, yine de aldırmaz, senden yüz çevirirlerse, de ki: Allah bana yeter, O’ndan başka ilah yoktur. Ben yalnız O’na dayanırım. Çünkü O, büyük Arş’ın, muazzam hükümranlığın sahibidir.”(Tevbe, 9/129).
Allah bize yeter..

21- Eûzu bi-afvike min ikâbike ve eûzu bi-ridâke min sahatike ve eûzu bike minke celle vechuke lâ-uhsî senâen aleyke ente kemâ esneyte alâ nefsike

Tevbe İstigfar Duası
Ya Rabbi, cezandan affına sığınırım, gazabından rızana sığınırım, senden sana sığınırım, Zatın yücedir, seni övmek için kelime bulamıyorum, Sen kendini övdüğün gibisin.”

22-Bismillahillezi la yedurru ma’asmihi şey’ün fil erdi ve la fissemai ve hüves semiül alim…
*Yüce ALLAH’ın İsmiyle hareket ederim o yüce ALLAH ki O nun mübarek ismiyle hareket edildiği vakit yerde ve gökte hiçbir şey okuyana zarar veremez O yüce ALLAH her şeyi en iyi işiten ve en mükemmel bir şekilde bilendir.
Korkudan,beladan,büyüden nazardan korunmak için Allah sığınılan duadır.
Rabbi inni lima enzelte ileyye min hayrin fagirun.
* Rabbim! Doğrusu bana indireceğin her hayra (lütfuna) muhtacım,(Allaha kayıtsız muhtaç olma hali, duası )

23- Vezkur abdenâ Eyyûbe, iz nâdâ rabbehû ennî messeniyeş şeytânu bi nusbin ve azâbin.
Hz. Eyüp A.S. yakarışı.Rabbinden medet diliyor.
Şeytan, bütün peygamberlere olduğu gibi, Hz. Eyüp’e de düşman. “Muhakkak ki; şeytan, bana dert ve azap dokundurdu.” diyor.

24- Rabbi euzü bike min hemezeti’ş şeyatin ve eûzu bike rabbi en yahdurûn
Rabbim şeytanın kışkırtmasından Sana sığınırım ve onların benim yanımda bulunmalarından da .(sana sığınırım ) (Müminin, 23/ 97-98 )

25- Estagfirullah min külli ma kerihallah…
*Ya Rabbi, razı olmadığın, beğenmediğin şeylerden, yaptıklarımı af et, yapmadıklarımı da yapmaktan koru! (Tövbe istiğraf duasıdır ).

Ve hıfzan min kulli şeytanîn mârid (Saffat Süresi /7 )
* Onu itaatten çıkan her şeytandan koruduk.

26- Şehidallahu ennehu la ilahe illa huvel melaiketü ve ulul ilmi kaimen bil kıst. La ilahe illa hüvel azizül hakim
(Ali İmran Süresi /18)

Allah (cc) şehadet eder ki O’ndan başka Varlık (ULUHİYET) sahibi yoktur Melekler ve adl üzere kıvam bulmuş olan ilim sahipleride şehadet ederler Allah’tan başka ilah yoktur O, Aziz ve hakimdir ”

27- Rabbi inni zalemtu nefsi zulmen kebiyra ve lâ yağfiruz zunûbe illâ ente, fağfirli mağfireten min indike, verhamni, inneke entel gafûrur rahîm

Rabbim, nefsime büyük zulûmde bulundum, (nefsimin hakikatının hakkını veremedim), bu suçumu da senden gayrı bağışlayacak yoktur. İndinden gelen bir bağışlayıcılıkla beni bağışla, merhamet et, şüphesiz ki sen bağışlayıcı ve rahimsin.

Tövbe İstiğfar Duasıdır.
Hazreti Ebû Bekir Sıddık (Allah razı olsun ondan) sordu Rasûl aleyhisselâma:
-Ya Rasûlullah, namazdan çıkmadan evvel ne okuyayım?
Namazlarda, selâm vemeden evvel okuması için Efendimiz Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem de Hazreti Sıddîk’a bu istiğfarı öğretti.
Hazreti Sıddîk da namazlarda selâm vermeden önce bu duayı okudu.

28- Allâhümmağfirli hatıyeti ve cehli ve israfı fi emri ve ma ente â’lemu bihî minni.

Tövbe istiğfar duasıdır.
Allah’ım! Benim hatamı, cehlimi isimdeki taşkınlığı ve benden daha iyi bildiğin şeyi bana bağışla. (Ebu Musa Eî-Eş’arî’den rivayet edilmiştir)

29- Allâhümmağfirli hezli ve ciddi ve hatai ve amdi ve küllü zâlike indi.

Allahım! Günahlarımı, bilgisizlik yüzünden yaptıklarımı, haddimi aşarak işlediğim kusurlarımı, benden daha iyi bildiğin bütün suçlarımı bağışla!
Buhârî, Daavât 60; Müslim, Zikir 70.

30-”Lâ ilâhe illellâhu adede kelimâtihi Lâ ilâhe illellâhu adede halkıhî Lâ ilâhe illellâhu zînete arşihi ,Lâ ilâhe illellâhu mile semâvâtihi Lâ ilâhe illellâhu misle zalike meahü vel hamdülillâhi misle zalike meahü,Allâhummeğfir li zunûbi”

“Allah’ın kelimeleri adedince Lâ ilahe illallah. Yarattıkları adedince Lâ ilahe illallah, Arş ağırlığınca Lâ ilahe illallah. Semâlar dolusu Lâ ilahe illallah. Bunlarla beraber bunların mislince Lâ ilahe illallah. Bunlarla beraber bunların mislince Elhamdülillah.” Böyle dersen ne bir melek sevabını yazmağa takat getirebilir, ne de bir başkası.” (el-Camıu’s-Sağîr)

31-La ilahe illallahu vahdehu la şerike leh, lehul mülki ve lehul hamdu yuhyi ve yumit ve hüve Hayyun la yemut. Biyed’ihil hayr ve hüve ala külli şeyin kadir

Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur; o tektir, ortağı yoktur. Mülk onundur, hamd ona mahsustur ve o her şeye kàdirdir.
Hazret-i İsmâil neslinden on köle azad etmiş gibi sevaba nâil olacağı ve tam bir ihlâsla kalben tasdik, lisânen de söylediği takdirde, Hazret-i Allah Celle ve A’lâ’nın o zikri söyleyen kuluna re’fet ve rahmet nazarıyla bakacağı ve onun tevhidini ve şükrünü kabul edip, taleb ve isteklerine icâbetle hacetlerini de kaza edeceği gibi, bu tesbihi zikredenlerden daha çok bir sàlih amel sahibi de bulunmayacağı ayrıca bildirilmiştir. (Et-Tergîb, 2/418)

Efendimiz SAS Hazretleri buyurmuşlar ki:

“Duaların en hayırlısı, Arafe gününde yapılan duadır. Ben ve benden evvelki bütün peygamberlerin dualarının en hayırlısı da, (Lâ ilâhe illallàhu vahdehû lâ şerîke leh, lehül-mülkü ve lehül-hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadîr.) zikridir.” (Feyzül-Kadîr, 3/4005)

32- Sübhane Rabbiye’l-Azim
“Büyük olan rabbim her türlü kusurdan uzaktır.”.

Semi Allahu Limen Hamideh
Allah, kendisine hamd edenleri işitir

Rabbena leke’l-hamd
Ey Rabbimiz! Her çeşit hamd ancak sanadır.
Zerreden,atomdan, galaksilere bütün kainat Allah’ın huzurunda eğilmiş bu zikri
etmektedir.Meleklerin yaptığı zikirlerdir

33- Allahümme yâ ğaniyyu yâ hamîîdu yâ mübdiu yâ mûîdu yâ rahîmû yâ vedûd. Eğninî bi halâlike an harâmike ve bi-fadlike ammensivâk

Ey zengin olan bütün hamdler kendisine ait olan Ey yoktan yaratan ve tekrar iade edecek olan ey çok acıyan ve (dostlarını) çok seven ‘ım! Beni helalinle haramından ve fazl-u kereminle senden başkaların(a muhtaç olmam)dan müstağnî kıl!”

“Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in bana öğrettiği bir takım kelimeleri sana öğreteyim mi? Üzerinde Uhud dağı kadar borç olsa da elbette bu kelimeler sayesinde, Allahu Teala onları sana ödettirir” buyurmuş ve sonra bu duayı ona öğretmiştir (Tırmizi, Deavat:111:İthaf:3/271)

33- El azim ellezi la ilahe illa hüvel hayyel kayyume ve etubü ileyh

İbni Mes’ûd radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
.
“Her kim ‘estağfirullâh’ellezî lâ ilâhe illâ hû, el-Hayye’l-Kayyûme ve etûbü ileyh: Kendisinden başka ilâh bulunmayan, ebedî hayatla daima diri olan, her şeyin varlığı kendisine bağlı olup kâinatı yöneten Allah’tan beni bağışlamasını diler ve günahlarıma tövbe ederim’ diye yalvarırsa, savaştan kaçmış bile olsa, günahları bağışlanır”

Ferdün Hayyun Kayyumun Hakemün Adlun Kuddusun

Ya Rabbi başta Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s) olmak üzere bütün resul, nebi, elçi, evliya,asfiya ve onların iman etmiş ailelerine, ümmetlerine,sahabelere,tabiin ve tebai tabiine,Ehli Beyti Mustafa’ya, ailelerimize, sevdiğin kullarına,şehitlere,gazilere, mazlumlara,gariplere, yetim ve öksüzlere, akrabalarımıza,erenlere,şakirtlere,müritlere,cennet ehline,bütün alemlerdeki iman ehline,Senin rızan için çalışanlara,meleklere,zebanilere;Yarattıkların adedince,atomlar, rüzgarlar,moleküller,ışık huzmeleri, yağmurlar,karlar ,kumlar, yapraklar,sayılar,harfler, düşünceler,nesneler,ruhlar,nefesler,hareketler adedince,Seni tespih eden taneler adedince okunmuş Kuranlar,dualar,salavatlar ve Efendimizin Şefaatiyle birlikte Rabbim Senin Sıfatların büyüklüğünce selamımız ve hediyemiz olsun.El Fatiha

Avatar

OSMAN YÜKSEL SERDENGEÇTİ

12 Mart 2012 Saat 08:56

SALAVATI ŞERİFELER VE HİKMETLERİ (Bismillahirrahmanirrahim)

El Ahzab Sûresi 56. ayet-i kerimede Allah-ü Teâlâ buyurmaktadır ki; “Gerçekten Allah ve melekleri Peygambere salât ederler, O’ nu överler. Ey iman edenler! Siz de O’nu övün ve O’na salât ve selam edin, O’ na gönülden teslim olun.”

1-Allahümme salli ve sellim ve barik ala seyyidina Muhammedin ve ala ali seyyidina Muhammedin bi adedi ilmike.

Manası: Ey Allahım ! efendimiz Hz. Muhammed’e (S.A.V.) ve efendimiz Hz.Muhammedin (S.A.V.) aline nihayetsiz olan ilminin adedince salatu selam ve bereketler ihsan eyle.

2- Allahümme salli ve sellim ala seyyidina Muhammedin el-müştemili alel hakayiki.

Manası:ALLAH’ım, Efendimiz MUHAMMED üzerine bütün hakikatlar ile O’na salat ve selam eyle

3-Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala ali Muhammedin ve sellim.

Manası:Ey Allahım ! Efendimiz, büyüğümüz Muhammed’e, evladu iyaline, ashabına salatu selam eyle.(Rahmet et, selametlik ver.)

Riyâzül Ehadis adlı kitaptan alınmıştır. Peygamber Efendimiz (sas) buyurdular ki; “Cennette bir ağaç vardır ve ismi Mahbube’ dir. Ak meyvesi olur, nardan küçük elmadan büyük, sütten ak, baldan tatlı ve kaymaktan yumuşaktır. O meyveden ancak bu salavata devam edenler yer.”

4-Allahümme salli ala Muhammedin ve ala âli Muhammedin hatta yebka minessalati şey’ün, verham Muhammeden ve ala ali Muhammedin hatta la yebka minerrahmeti şey’ün ve barik ala Muhammedin ve ala ali Muhammedin hatta la yebka minel bereketi şey’ün ve sellim ala Muhammedin ve ala ali Muhammedin hatta la yebka minesselami şey’ün.

Manası: (Ey Allah’ım, Muhammed Mustafa’ya ve aline öyle rahmet eyle ki rahmetinden onlara kavuşmayan asla bir şey kalmasın. Muhammedi ve alini öyle esirge ki onlara ulaşmayan asla rahmet kalmasın. Muhammed Mustafa’ya ve O’nun aline öyle salat ve selam eyle ki onlara kavuşmayan hiç bir selam kalmış olmasın.)

Ezhar adlı kitaptan, İbni Ömer (ra)’ den rivayetle: Bir gün Efendimizin huzurunda, bir devenin hırsızlığı sebebiyle iki kişi birbirinden davacı iken deve lisâna gelmiş ve gerçek sahibini söylemişti. Bunun üzerine Resûlullah Efendimiz (sas) deve sahibine; “Sen ne okudun ki Medine’ nin mahalleleri melekler ile doldu ve deve konuştu?”, diye sordu. Bunun üzerine adam aşağıdaki salavat-ı şerifeyi okuduğunu söyledi. Peygamber Efendimiz (sas) de buyurdular ki; “Senin yarın, sıratı geçerken yüzün ayın ondördü gibi nurlu ola!.”

5-Allahümme salli ve sellim ala seyyidina Muhammedin adede ma ehate bihi ilmüke ve ma cera bihi kelamüke.

Manası: Allah’ım, kalemin cari olduğu ve ilmin ihata erdiği kadar Efendimiz Muhammed Mustafa’ya rahmet eyle, salat eyle.

6-Allahümme salli ve sellim ala gayetil âlemine ve ayetil âlemine.

Manas: Allah’ım, Muhammed üzerine alemlerin sayısınca rahmet eyle, mübarek eyle. O’na alemler sayısınca salatü selam olsun.

7-Allahümme salli ve sellim ve barik ala seyyidina Muhammedin kema yenbeği lişerefi nübüvvetihi ve li izami kadrihil azim.

Manası: Ey Allah’ım, Efendimiz Muhammed üzerine rahmet ve bereket kıl ki, şan ve şerefine ve yüce büyüklüğüne layık olsun.

8-Allahümme salli ala men hatemte bihirrisalete ve eyyedtehu binnasri vel kevseri veşşefaati.

Manası: Ey Allah’ım, kendisiyle Peygamberliği hidayete erdirdiğin; yardımın, havzı kevser ve şefaat selahiyetiyle desteklediğin Muhammed Aleyhisselama salat ve selam buyur.

9-Allahümme salli ve sellim ala seyyidina ve nebiyyina ve habibina Muhammedin fil evvelin.

Manası: Ey Allah’ım, Efendimiz, Peygamberimiz, sevgilimiz olan Muhammed üzerine rahmet eyle, salat ve selam eyle.

10-Allahümme salli ve sellim ala seyyidina ve nebiyyina ve habibina Muhammedin fil ahirin.

Manası: Ey Allah’ım, sonrakiler arasında da Efendimiz, Peygamberimiz, sevgilimiz olan Muhammed’e rahmet eyle, salat ve selam eyle

11-Allâhümme salli alâ Muhammedin ve enzilhül münzelel mukarrebe indeke yevmel kiyâmeti

Manası:Ey Allah’ım! Hz. Muhammed’e Salatu selam et, ve onu kıyamet gününde sana yakın bir yere(makam-ı Mahmut’a) indir.

Peygamber Efendimiz (sas) buyurdular ki;
“Kim bu salavati okursa benim sefaatim ona vacib olur.”

Kadı İyaz’ ın Şifâ-i Şerif Kitabından, Zeydülhab (ra)’ dan rivayetle: Peygamber Efendimiz (sas) buyurdular ki; “Kim bu salavatı okursa benim şefaatim ona vacib olur.”

Allâhümme salli alâ Muhammedin ve enzilhül münzelel mukarrebe ındeke yevmel kıyâmeti.

İmam-ı Malik Hazretlerinin Muvattâ’ sında, İmam Ahmed ibni Hambel Hazretlerinin Müsnedinde bulunan ve Ruveyfâ bini Sâbitil Ensâri (ra)’ den rivayetle: Peygamber Efendimiz (sas) buyurdular ki; “Her kim bana salavat verirse sonunda bunu okusun.”

Allâhümme enzilhül mak’adel mukarrebe ındeke yevmel kıyâmeti.

12- Allâhümme salli alâ Muhammedin abdike ve resûlike ve alel mü’minîne vel mü’minât vel müslimîne vel müslimât

Manası:
Allahım ! kulun ve Resulun Hz.Muhammed’e salat (Rahmet) et. Mümin olan erkek ve kadınlara, müslüman olan erkek ve kadınlara da merhamet eyle.

Peygamber Efendimiz (sas) buyurdular ki;
“Bir kimse malinin çok olmasini istiyorsa, bu suretle salavat okusun.”

Ebu Said-i Hudri (ra)’ den rivayetle: Peygamber Efendimiz (sas) buyurdular ki; “Her fakir kimse sadaka verenlerin sevabı kadar sevab almak isterse bu vechile salavat versin.”

13-Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedinin nebiyyi kemâ emertenâ en nusalliye aleyh,

Ezhâr-ül Ehadis Kitabında, Enes İbni Mâlik (ra)’ den rivayetle, Peygamber Efendimiz (sas) buyurdular ki; “Şu geçen kimsenin hergün kazandığı kadar hiç kimse amel edemez çünkü Cebrail (as) bana bildirdi ki, bu kimse hergün on defa şu salavâtı verir.”

14-Allâhümme salli alâ Muhammedin abdike ve resûliken nebiyyil ümmiyyi.

Enes Ibn-i Mâlik’ ten rivayetle: Peygamber Efendimiz (sas) buyurdular ki;”Kim Cuma günleri bu sekilde salavat getirirse Hak Teâlâ onun seksen yillik günahini affeder ”

15- Allâhümme salli alâ Muhammedin kemâ hüve ehlühû, Allâhümme salli alâ Muhammedin kemâ tuhibbü ve terdâ lehû

Ravzatul Ehbab kitabında, Ebubekir Sıddık (ra)’ dan rivayetle: Peygamber Efendimiz (sas) sağ tarafına oturmuşlardı, bu esnada kapıdan birisi girdi ve Efendimiz bu zâtı benimle kendi arasına oturttu. Adam gittikten sonra buyurdu ki; “Bu kişi bana şu şekilde salavat verir, onun için ona ikrâm et.”

16- Salavâtullâhi ve melâiketihî ve enbiyâihî ve rusülihi ve cemîi halkihî alâ seyyidinâ Muhammed ve alâ âlihî ve aleyhisselâm ve rahmetullâhi ve berekâtühû.

Riyâzil Müzekkirin kitabından alınmıştır. Hz. Ali (krv) Efendimiz buyurdular ki; “Her kimse günde on kere ve Cuma gününde yüz kere bu şekilde salavat verirse inşallah kıyamet gününde Efendimiz (sas) elinden tutar.”

Ihyâ-i Ulûm kitabinda Imam Gazâli buyurmuslardir ki;
“Her kim yedi Cuma, yedişer defa bu şekilde salavat verirse insallah Efendimizin sallallahu aleyhi ve sellem şefaatine nail olur.

17-.Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi adede kemalillahi ve kema yeliyku bi kemalih.

70 bin salavat kıymetinde bir salavat olduğu söylenir

18-Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin adede ma fi ilmillahi salaten daimeten bi devami mülkillah.

Alah’im! Efendimiz Muhammed’e Senin ilminde bulunanlar sayısınca ve mülkün devam ettigi sürece salat ve selam eyle

Hz. Fatıma buyurmuş: Bir kimse bu salavatı bir kere okursa denizler mürekkep, ağaçlar kalem olsa bunun sevabını yazmakla bitiremez.

19- Allâhümme enzilhül mak’adel mukarrebe indeke yevmel kiyâmeti

Manası:
Ey Allah’ım! Hz. Muhammed’e Salatu selam et, ve onu kıyamet gününde sana yakın bir yere(makam-ı Mahmut’a) indir.

Peygamber Efendimiz (sas) buyurdular ki;
“Kim bu salavati okursa benim sefaatim ona vacib olur.”
“Her kim bana salavat verirse sonunda bunu okusun.”

20 *Allahümme salli ala Muhammedin ve Ademe ve Nuhin ve İbrahim’e ve Musa ve İsa ve Yusuf ve Yahya ve Eyyüp ve Harun ve İsmail ve İshak ve Yakup ve İdris ve Süleyman ve Zekeriya ve Zülkif ve Hud ve Sit ve Salih ve Zülkarneyn ve Şuayp ve Hızır ve İlyas ve Davut ve Lokman ve Uzeyr ve Yunus ve Lut ve Yuşa ve Danyal ve Ehli beyti Mustafa ve ma beynehum minen nebiyyine vel mürselin, salavatullahi ve selamuhu aleyhim ecmain

Manası:
Allahım ! Hz.Muhammed’e(S.A.V.), Hz.Adem, Hz.Nuh,Hz.İbrahim,Hz.İsa(A.S.V.) ve bunların arasında (gelip geçmiş bütün) peygamberlere rahmet ihsan eyle.

21*Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve eshâbihî ve evlâdihî ve ezvâcihî ve zürriyyetihî ve ehli beytihi Mustafa ve ashârihi ve ensârihî ve muhibbîhi ve ümmetihî ve aleynâ meahüm ecmaîn.

Şifa-i Şerif kitabından, Hasan Basri Hazretlerinden rivayetle. Buyurmuştur ki; “Her kim sevgili Peygamber Efendimizin havzından (Kevser Havuzu) içmek isterse, şu şekilde salavat versin.”

22-*Subbanallahi ve bihamdihi Subhanallahil azim, estağfirullahe ve etübu ileyh

Manası:Her türlü noksanlıktan münezzeh olan ve kemal sahibi olan Allaha hamd ederim.

Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem vefatından önce sık sık “Sübhânallahi ve bi-hamdihî, estağfirullâhe ve etûbü ileyh: Ben Allah’ı ulûhiyyet makamına yakışmayan sıfatlardan tenzih eder ve O’na hamdederim. Allah’tan beni bağışlamasını diler ve günahlarıma tövbe ederim” derdi.Buhârî, Ezân 123, 139; Müslim, Salât 218-220
Sübhânallahi ve bi-hamdihî zikrinin önemini Resûl-i Ekrem Efendimiz muhtelif ifadelerle dile getirmiştir. 1415 numaralı hadiste geçtiği üzere, bu zikrin “Allah’ın en çok hoşlandığı söz” olduğunu söylemiştir.1413 numaralı hadiste gördüğümüz üzere“Bir kimse günde yüz defa sübhânallahi ve bi-hamdihî derse, onun günahları deniz köpüğü kadar bile olsa hepsi bağışlanır”buyurmuştur. Yine 1442 numaralı hadiste okuduğumuz üzere sübhânallahi ve bi-hamdihî diyen kimseye “cennette bir hurma ağacı dikileceğini” müjdelemiştir. Tövbe ve istiğfâr etmenin faziletini ve değerini ise üzerinde durduğumuz bu konudaki hadislerden anlamaktayız.
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in Rabbine kavuşacağını bildiği günlerde bu zikri dilinden düşürmemesi, onun önemini göstermeye yeterlidir.
115 numaralı hadiste hem bu rivayet hem de onun benzeri birkaç rivayet bir arada bulunmaktadır. Onlardan öğrendiğimize göre Nebiyy-i Muhterem Efendimiz, hem tesbihi hem hamdi hem de tövbe ve istiğfârı ihtiva eden bu zikri, Mekke’nin fethinden sonra kıldığı namazlarda, özellikle bu namazların rükû ve secdesinde çokça okumaya başlamıştı. Hz. Âişe bunun sebebini sordu. Peygamber aleyhisselâm da “Rabbim bana ümmetimde bir alâmet göreceğimi, onu gördüğüm zaman bu zikri çokça söylememi emretmişti. Ben de alâmeti gördüm”buyurdu (Müslim, Salât 220). Demek oluyor ki, Resûl-i Ekrem Efendimiz Mekke’nin müslümanların eline geçmesinden, müslümanların düşmanları karşısında büyük bir zafer kazanmasından ötürü Allah’a şükrünü, hamdini ifade ediyordu. Bunu ona, “İzâ câe nasrullâhi ve’l-feth” diye başlayan 110. Nasr sûresini göndermekle Cenâb-ı Hak emretmiş ve “Allah’ın yardımı ve zaferi gelip de insanların bölük bölük Allah’ın dinine girmekte olduklarını gördüğün vakit, Rabbine hamdederek O’nu tesbih et ve O’ndan mağfiret dile. Çünkü O, tövbeleri çok kabul edendir” buyurmuştu.

(“Sübhanallah” diyen Uhuddan daha büyük sevaba kavuşur. “La ilahe illallah” ve “Allahü ekber” demek de böyledir.) [Beyheki]
Rasulullah (sav) şöyle buyurdu:

“Kim bayram günü 300 defa :”Sübhanallahi ve bi hamdihi” der ve bunu Müslümanların ölülerine hediye ederse;her mü’minin kabrine 1.000 nur girer ve o kişi vefat ettiği zaman Allahü teala kendisinin kabri için de 1.000 nur verir.”

(Taberani,Meu’cemü’l-Evsat,1/357)
(Allah indinde en kıymetli söz, “Sübhanallahi ve bihamdihi”dir.) [Müslim]

(“Sübhanallah” diyen Uhuddan daha büyük sevaba kavuşur. “La ilahe illallah” ve “Allahü ekber” demek de böyledir.) [Beyheki]

(Gece ibadeti zor gelen, hayra mal sarf edemeyen veya düşmanla savaşmaya korkan, çok Sübhanallahi ve bihamdihi desin. Bu, Allah yolunda harcayacağı bir altın dağdan daha kıymetlidir) [Taberani]
(Dilde hafif, terazide ağır ve bağışlayıcı olan Allah indinde en kıymetli iki cümle: “Sübhanallahi ve bihamdihi, Sübhanallahilazim”) [Müslim]

(Şu beş şeyi dilinizden düşürmeyin: Sübhanallah, Elhamdülillah, La ilahe illallah ve La havle vela kuvvete illa billah.) [Taberani]

23-Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve tekabbel sefâatehül kübrâ ve erfe’a derecetehül ulyâ ve âtihî sü’lehû fil âhireti vel ûlâ kemâ âteyte Ibrâhîme ve Mûsâ.

Her kim bu şekilde salavat-i şerife verirlerse, Efendimiz kendisine, ana, baba ve yakınlarına inşallah şefaatte bulunur.”

24- Allahümme salli ala Muhammedin ve enzilhül münzelel mükarrabe minke yevmel kıyameh*

Manası:
Ey Allah’ım! Hz. Muhammed’e Salatu selam et, ve onu kıyamet gününde sana yakın bir yere(makam-ı Mahmut’a) indir.

Resulü Ekrem (s.a.v.) buyurdu: “Kim bu salavat-i serifeyi okuyarak üzerime salavat getirirse sefaatim ona vacip olmustur.”

25 Allahümme salli ve sellim ve barik ala seyyidina muhammedinil fatihı lima uğlika vel hatimi li ma sebeka ven nasırıl hakkı bil hakkı vel hadi ila sıratıkel müstekıymi sallellahü aleyhi ve ala alihi ve ashabihi hakka kadrihi ve mikdarihil aziym*
.
Manası:
Allahım! Kapalılıkları açan,geçmişe son veren,hakka hakikatla destek olan, mahlukatı senin doğru yoluna ileten Efendimiz Muhammed’e, O’nun aline ve ashabına O’nun yüce kadrü kıymetince salat eyle, selam eyle ve O’nu mübarek kıl.

26-Allahümme salli ve sellim ve barik ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi adede in’amillahi ve ifdalih

Seyyid Ahmed Savi Hazretleri buyuruyor:
“Bu salavat-ı şerife mü’min bir kul için dünya ve ahirette rızık kapılarının açılmasına bir vesiledir.Bu o kadar faziletli bir salavat-ı şerifedir ki, sevabını melekler yazmakla bitiremezler.”

27-Allahümme lekel hamu la ilahe illa ente rabbi ve ene abduke , Allahümme salli ve sellim ve barik ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi adede in’amillahi ve ifdalih

Seyyid Ahmed Savi Hazretleri buyuruyor:
“Bu salavat-ı şerife mü’min bir kul için dünya ve ahirette rızık kapılarının açılmasına bir vesiledir.Bu o kadar faziletli bir salavat-ı şerifedir ki, sevabını melekler yazmakla bitiremezler.”

28-”Lâ ilâhe illellâhu adede kelimâtihi Lâ ilâhe illellâhu adede halkıhî Lâ ilâhe illellâhu zînete arşihi ,Lâ ilâhe illellâhu mile semâvâtihi Lâ ilâhe illellâhu misle zalike meahü vel hamdülillâhi misle zalike meahü,Allâhummeğfir li zunûbi”

“Allah’ın kelimeleri adedince Lâ ilahe illallah. Yarattıkları adedince Lâ ilahe illallah, Arş ağırlığınca Lâ ilahe illallah. Semâlar dolusu Lâ ilahe illallah. Bunlarla beraber bunların mislince Lâ ilahe illallah. Bunlarla beraber bunların mislince Elhamdülillah.” Böyle dersen ne bir melek sevabını yazmağa takat getirebilir, ne de bir başkası.” (el-Camıu’s-Sağîr)

29-Allahümme salli ala Muhammedin ve Ademe ve Nuhin ve İbrahime ve Musa ve İsa ve Süleyman ve Davut ve Yahya ve Yakup ve Yunus ve Yusuf ve Sit ve İdris ve Hud ve Salih ve Zülkarneyn ve Lut ve İsmail ve İshak ve Eyüp ve Şuayp ve Harun ve Hızır ve İlyas ve Zülkif ve Lokman ve Uzeyr ve Zekeriya ve Yuşa ve Danyal ve Ehli beyti Mustafa ve ma beynehüm minen nebiyyine vel mürseliyn, Salavatüllahi ve selamühü aleyhim ecmain.Allahümme salli ve sellim ve barik ala seyyidina Muhammedinil fatihi lima uğlika vel hatimi li ma sebeka ven nasırıl hakkı bil hakkı vel hadi ila sıratıkel müstekımi, sallellahü aleyhi ve ala alihi ve ashabihi hakka kadrihi ve mikdarihil azim.

Ya Rabbi başta Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s) olmak üzere bütün resul, nebi, elçi, evliya,asfiya ve onların iman etmiş ailelerine, ümmetlerine,sahabelere,tabiin ve tebai tabiine,Ehli Beyti Mustafa’ya, ailelerimize, sevdiğin kullarına,şehitlere,gazilere, mazlumlara,gariplere, yetim ve öksüzlere, akrabalarımıza,erenlere,şakirtlere,müritlere,cennet ehline,bütün alemlerdeki iman ehline,Senin rızan için çalışanlara, meleklere, zebanilere; Yarattıkların adedince,atomlar, rüzgarlar,moleküller,ışık huzmeleri, yağmurlar, karlar ,kumlar, yapraklar,sayılar,harfler, düşünceler, nesneler, ruhlar, nefesler, hareketler adedince,Seni tespih eden taneler adedince okunmuş Kuranlar, dualar,salavatlar ve Efendimizin Şefaatiyle birlikte Rabbim Senin Sıfatların büyüklüğünce selamımız ve hediyemiz olsun.El Fatiha

Yorum Yapın