ALLAH cc’ün SIfatLarı
09 Mayıs 2010 | Kategori: Fıkıh
TENZİHİ ve Selbi Sıfatlar
Vücûd
Kıdem
Beka
Muhalefetün lil-Havadis:
Kıyam Bi-nefsihî
Vahdaniyet
ZÂTÎ ve SÜBÛTÎ SIFATLAR
Hayat
İlim
Irade
Kudret
Tekvin
Sem ‘ve Basar
Kelâm
Vücûd
Ayşe sıfat, Allah Teâlâ’nın var olduğunu ifâde Eder. Allah Teâlâ’nın varlığı Baska BİR varlığa bağlı olmayıp, zâtının îcabıdır. Yani vücûdu, zâtıyla kaimdir ve zâtının vâcib BİR sıfatıdır. Ayşe sebeble Hak Teâlâ’ya Vâcibü’l-Vücûd denilmiştir. Bâzı Kelâm âlimleri, Vücûd sıfatına, sıfat-ı nefsiyye adını vermişlerdir. Vücûd’un zıddı olan adem (YÖK OLMA) Allah Teâlâ hakkında muhaldir. Allah’ın YÖK olduğunu iddia etmek, kâinatı ve içindeki varlıkları inkâr etmeyi gerektirir. Gözyaşları şey’i yaratan Çünkü O’dur ve var eden.
Kıdem
Kıdem, Allah Teâlâ’nın varliginin başlangıcı olmaması demektir. Allah Teâlâ kadîmdir, ezelîdir. sonradan var Olmuş değildir Yani Bir Zamanlar YÖK *. Geçmişe Doğru ne kadar gidilirse gidilsin, Cenab-ı Hakk’ın var olmadığı BİR Bir, BİR Zaman, tasavvur edilemez. Aslında Zaman ve mekânı yaratan da O’dur. Allah Teâlâ Zaman ve Mekan kayıtlarından münezzeh, ve kadim BİR Zat-ı Zülcelâldir ezelî. Kıdem’in zıddı olan hudûs (sonradan OLMA, belli BİR zamanda yaratılma) Allah Teâlâ hakkında muhaldir.
Beka
Beka, sonu olmaması BİR Allah Teâlâ’nın varliginin, etrafında Dönmez var bulunması demektir. Allah Teâlâ’nın varliginin BİR başlangıcı olmadığı hazırsındır, ve sonu nihayeti de yoktur. O hem kadim ve ezelî, Baki ve ebedîdir de etek. Zâten kıdemi Sabit olan BİR varlığın, bekası da vâcib Olur. Beka’nın zıddı fena, yani, Bir sonu olmaktır. Ayşe İMKB, Allah Teâlâ hakkında muhaldir.
Muhafeletün lil-Havadis
Allah’ın, sonradan vücud bulan varlıklara benzememesi demektir. Allah Teâlâ ne zâtında, ne de sıfatlarında kendi yarattığı varlıklara benzemez. Biz Allah’ı nasil düşünürsek düşünelim, O, hâtır ve gelenlerin hepsinden başkadır hayâlimize. Çünkü hâtıra gelenlerin hepsi Hadis, yani, sonradan yaratılmış, YÖK * Ne var edilmiş şeylerdir. Allah Teâlâ İMKB, vücûdu vâcib, kadim ve Baki, ONU şeyden müstağnî, her türlü noksandan uzak, BÜTÜN Kemâl’in sıfatlara Sahip olan ilahi ve Mukaddes BİR zâtdır. Şübhe YÖK ki, Boyle Yüce BİR Zat, Bir kez ne Zaman Gale var olan, bil’âhare Tekrar zeval bulan varlıklara benzemez * Gider. Nitekim Cenab-ı Hak kendi zâtını Kur’an-ı Kerîm’de: arapça var. “Onun” Hak Teâlâ’nın) benzeri yoktur. O, her şey’i işitici ve görücüdür “(Sure 11) sözleriyle tavsif etmistir. Peygamber Efendimiz de (asm) mânayı te’yiden BİR Araya geldi:” Her ne ki dolaşmam aklına geliyor, ISTE Allah Teâlâ onun gayrısıdır “buyurmuştur.
Kıyam Bi-nefsihî
Allah Teâlâ’nın, Baska BİR varlığa ve hiçbir mekâna muhtaç olmadan zâtı ile Kaim olması demektir. Mevcudatın hepsi, sonradan vücuda gelmiştir. Ayşe sebeble de BİR Yaradana ve BİR mekâna muhtaçdırlar. Buna her şeyin yaratıcısı olan Allah Teâlâ’nın vücûdu, zâtının gereğidir ve varlığı hiçbir şey’e muhtaç değildir mukabil. Şayet Allah da var olabilmek Tıklayın Baska BİR varlığa muhtaç öndeydi İdi, O da mahlûk Olur ONU şey’in Hâlikı ve başlangıcı olmazdı ve. Halbuki O, her şey’in Hâlikı ve yaratıcısıdır. O’ndan Baska ona Sey mahlûktur. Hâlık İMKB, mahlûkuna Ve bilmek muhtaç Olmaz bilmek istiyorum.
Vahdaniyet
Vahdaniyet, Allah’ın BİR olması demektir. Vahdaniyet, önemlisidir tr Allah Teâlâ’nın kemal sıfatlarının. Çünkü, Allah Teâlâ’nın zâtında, sıfatlarında, fiillerinde BİR olduğunu; Saltanat ve icraatında ortaksız bulunduğunu ifade etmektedir sıfat BİR Araya geldi.
ZÂTÎ ve SÜBÛTÎ SIFATLAR
Hayat
Cenab-ı Hakk’ın hayat Sahibi olması, hayat sıfatiyle muttasıf bulunması demektir. maddenin Cenab-ı Hak hakkında vâcib olan, mahlûkatta görülen ve Ruh ile birleşmesinden Doğan geçici ve Maddi BİR hayat olmayıp ezelî ve ebedîdir sıfat BİR Araya geldi. BÜTÜN hayatların kaynağı olan hakikî hayattır. Hayat sıfatı, İlim, irade, Kudret hazırsındır Kemâl’in sıfatlariyle yakından ilgilidir. Ayşe sıfatların Sahibi BİR zâtın, hayat Sahibi olması zarurîdir. Çünkü Olu BİR varlığın ilim, irade ve Kudret hazırsındır kemâlâtın Sahibi olacağı düşünülemez. Bunun içindir ki, hayat sıfatını, Cenab-ı Hakk’ın ilim, irade ve Kudret hazırsındır sıfatlarla vasıflanmasını sağlayan ezelî BİR sıfattır, diye tarif etmişlerdir. Hayat sıfatının zıddı memât, yani, Olu olmaktır. Ayşe İMKB Allah hakkında muhaldir.
İlim
Allah Teâlâ’nın her şey’i bilmesi, ONU şey’i kuşatması demektir ilminin. Ayşe Alemi en Güzel şekilde, en mükemmel BİR Nizam üzere yaratan ve ONU Zat-ı Akdes’in, yarattığı varlığı en ince teferruatına kadar bilmesi gerekir eden İdare. Zira hakikatı, faydası, lüzum ve hikmeti Bilinmeyen BİR Sey, nasil yaratılabilir? O halde yaratıcının BİR şey’i yaratabilmesi Tıklayın, evvelâ ilim Sahibi olması, Gale o ilmin icablarına edat yaratması şarttır. Bundan Baska, Iman ve salih amel sâhiplerini mükâfatlandırmak, isyan eden ve kötü Kazanan Yalnızdır olanları da cezalandırmak, ancak kimselerin yaptıklarını BÜTÜN teferruatı ile bilmekle mümkündür Araya geldi. İlmin zıddı cehil, gaflet ve unutkanlıktır. BÜTÜN bunlar Hak Teâlâ hakkında muhaldir.
Irade
Allah’ın BİR şey’in şöyle olup da boyle olmamasını dilemesi; her şey’i dilediği hazırsındır tayin ve tesbit etmesi demektir. Allah Teâlâ Kâmil BİR irade sahibidir. Ayşe kâinatı ezelî olan irâdesine Uygun olarak yaratımştır. Ayşe kâinatta Olmuş ve olacak her Sey Allah’ın dilemesi ve irade etmesiyle Olmuş Tense’lerde olacaktır. O’nun her dilediği Mutlaka Olur, dilemediği de Ve bilmek bilmek istiyorum bulmaz vücûd. Ayşe hususta Kur’an’da:
“Allah dilediğini yaratır. BİR İMKB hükmederse (yani ONU dilerse) ona ancak ‘ol’ der, o da oluverir” (Al-i İmran, 1947) buyrulur.
Hadis-i şerîfte de: “Allah’ın dilediği oldu, dilemediği de olmadı” denilmiştir. Irade sıfatından Baska meşîet adında müstakil BİR sıfat yoktur.
Kudret
Kudret, Hak Teâlâ’nın varlıklar üzerinde irade ve ilmine Uygun olarak te’sir ve tasarruf etmesi, her şey’i yapmağa ve yaratmaya Gücü yetmesi demektir. Allah Teâlâ’nın sonsuz BİR Kudret Sahibi, Büyük delildir en görmekte olduğumuz su kainat ve ihtiva ettiği güzellik ve Şaşmaz ve olduğuna onu şey’e kadir bulunduğuna nizam.
Tekvin
Tekvin; ICAD ve yaratma demektir. Tekvin’i mâdum (YÖK) olan BİR şey’i yokluktan çıkarmak, vücûda getirmek diye îzah etmişlerdir. Tekvin, Ehl-i Sünnet’in Iki hak itikadî mezhebinden Biri olan Mâtüridîlere Gore, ilim, irade ve Kudret sıfatından Ayri BİR sıfattır. vermek Yine Mâtüridîlere Gore, Hak Teâlâ’nın yaratmak, rızık ve Nimet, azâb vermek, diriltmek, öldürmek hazırsındır BÜTÜN fiilleri, tekvin sıfatına râcidir. Onun eser ve tecellîsi sayılır. Bunlara sıfat-ı fi’liyye (fiilî sıfatlar) da denilir. Kudret ve tekvin, birer sıfatı olup zıdları olan acz, Allah hakkında muhaldir kemal. Eş’arîlere edat İMKB: Allah’ın tekvin sıfatı diye Ayri, müstakil BİR sıfatı yoktur. Tekvin, Kudret sıfatının makdûrata (yaratılması Takdir edilmiş şeylere) yaratma ânında taallûkundan ibarettir. Yani tekvin, Kudret sıfatı içinde itibarî BİR Vasıf olmaktadır. Allah Teâlâ’ya Mükevvin isminin verilmesi, O’na, Kudret sıfatından Ayri, Tekvin adında BİR sıfatın isnâd edilmesini gerektirmez. ICAD etmek, yaratmak, bilfiil vücuda getirmek, Hak Teâlâ’nın Kudret sıfatıyla Olur. Mâtüridîler Tekvin sıfatını Kudret sıfatından Ayri BİR sıfat Kabil ettiklerinden, ve sübûtî 8 olarak sayarlar sıfatları zâtî. -I Seb’a) Eş’arîlere edat İMKB sıfatlar 7′dir (Araya geldi Sıfât.
Sem’ve Basar
Allah’ın her şey’i işitip, onun isi görmesi demektir. Sem ‘ve Basar sıfatları da Allah’ın ezelî ve ebedî Kemâl’in sıfatlarındandır. Allah’ın işitip görmesine, uzaklık – yakınlık, Gizlilik – açıklık, engel teşkil edemezler BİR Karanlık – Aydınlık hazırsındır mefhumlar. O, içimizdeki fısıltıları, kalbden ve gönülden yaptığımız duaları işitir. Hikmetine Uygun şekilde karşılık verir. Hak Teâlâ’nın Semi ‘ve Basîr, yani, ONU şey’i en iyi işitici ve en iyi görücü oldugu, Kur’an-ı Kerîm’de defalarca zikredilmiştir. Sem ‘ve Basar sıfatları birer Kemâl’in sıfatı olduğundan, zıdları olan a’mâlık (görmemek) ve sağırlık (işitmemek) Zat-ı Bari hakkında muhal olan noksan vasıflardandır.
Kelâm
Allah Teâlâ’nın harfe ve Sese muhtaç olmadan konuşması demektir. Allah Teâlâ’nın kelâm, yani, söyleme, konuşma sıfatı vardır. Ayşe sıfat ve ebedîdir ezelî. Ayşe sebeble Allah’a Mütekellim denilir. Kur’an-ı Kerîm’e de Kelâmullah tabir edilir. Allah’ın peygamberlerine bildirdiği vahiyler, onlara verdiği ilahi kitablar, mahlûkatına gönderdiği ilhamlar, hep O’nun Kelâm sıfatının BİR tecellîsidir.
1 Yorum yapılmış ALLAH cc’ün SIfatLarı
OSMAN YÜKSEL SERDENGEÇTİ
12 Mart 2012 Saat 09:04
SALAVATI ŞERİFELER VE HİKMETLERİ (Bismillahirrahmanirrahim)
El Ahzab Sûresi 56. ayet-i kerimede Allah-ü Teâlâ buyurmaktadır ki; “Gerçekten Allah ve melekleri Peygambere salât ederler, O’ nu överler. Ey iman edenler! Siz de O’nu övün ve O’na salât ve selam edin, O’ na gönülden teslim olun.”
1-Allahümme salli ve sellim ve barik ala seyyidina Muhammedin ve ala ali seyyidina Muhammedin bi adedi ilmike.
Manası: Ey Allahım ! efendimiz Hz. Muhammed’e (S.A.V.) ve efendimiz Hz.Muhammedin (S.A.V.) aline nihayetsiz olan ilminin adedince salatu selam ve bereketler ihsan eyle.
2- Allahümme salli ve sellim ala seyyidina Muhammedin el-müştemili alel hakayiki.
Manası:ALLAH’ım, Efendimiz MUHAMMED üzerine bütün hakikatlar ile O’na salat ve selam eyle
3-Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala ali Muhammedin ve sellim.
Manası:Ey Allahım ! Efendimiz, büyüğümüz Muhammed’e, evladu iyaline, ashabına salatu selam eyle.(Rahmet et, selametlik ver.)
Riyâzül Ehadis adlı kitaptan alınmıştır. Peygamber Efendimiz (sas) buyurdular ki; “Cennette bir ağaç vardır ve ismi Mahbube’ dir. Ak meyvesi olur, nardan küçük elmadan büyük, sütten ak, baldan tatlı ve kaymaktan yumuşaktır. O meyveden ancak bu salavata devam edenler yer.”
4-Allahümme salli ala Muhammedin ve ala âli Muhammedin hatta yebka minessalati şey’ün, verham Muhammeden ve ala ali Muhammedin hatta la yebka minerrahmeti şey’ün ve barik ala Muhammedin ve ala ali Muhammedin hatta la yebka minel bereketi şey’ün ve sellim ala Muhammedin ve ala ali Muhammedin hatta la yebka minesselami şey’ün.
Manası: (Ey Allah’ım, Muhammed Mustafa’ya ve aline öyle rahmet eyle ki rahmetinden onlara kavuşmayan asla bir şey kalmasın. Muhammedi ve alini öyle esirge ki onlara ulaşmayan asla rahmet kalmasın. Muhammed Mustafa’ya ve O’nun aline öyle salat ve selam eyle ki onlara kavuşmayan hiç bir selam kalmış olmasın.)
Ezhar adlı kitaptan, İbni Ömer (ra)’ den rivayetle: Bir gün Efendimizin huzurunda, bir devenin hırsızlığı sebebiyle iki kişi birbirinden davacı iken deve lisâna gelmiş ve gerçek sahibini söylemişti. Bunun üzerine Resûlullah Efendimiz (sas) deve sahibine; “Sen ne okudun ki Medine’ nin mahalleleri melekler ile doldu ve deve konuştu?”, diye sordu. Bunun üzerine adam aşağıdaki salavat-ı şerifeyi okuduğunu söyledi. Peygamber Efendimiz (sas) de buyurdular ki; “Senin yarın, sıratı geçerken yüzün ayın ondördü gibi nurlu ola!.”
5-Allahümme salli ve sellim ala seyyidina Muhammedin adede ma ehate bihi ilmüke ve ma cera bihi kelamüke.
Manası: Allah’ım, kalemin cari olduğu ve ilmin ihata erdiği kadar Efendimiz Muhammed Mustafa’ya rahmet eyle, salat eyle.
6-Allahümme salli ve sellim ala gayetil âlemine ve ayetil âlemine.
Manas: Allah’ım, Muhammed üzerine alemlerin sayısınca rahmet eyle, mübarek eyle. O’na alemler sayısınca salatü selam olsun.
7-Allahümme salli ve sellim ve barik ala seyyidina Muhammedin kema yenbeği lişerefi nübüvvetihi ve li izami kadrihil azim.
Manası: Ey Allah’ım, Efendimiz Muhammed üzerine rahmet ve bereket kıl ki, şan ve şerefine ve yüce büyüklüğüne layık olsun.
8-Allahümme salli ala men hatemte bihirrisalete ve eyyedtehu binnasri vel kevseri veşşefaati.
Manası: Ey Allah’ım, kendisiyle Peygamberliği hidayete erdirdiğin; yardımın, havzı kevser ve şefaat selahiyetiyle desteklediğin Muhammed Aleyhisselama salat ve selam buyur.
9-Allahümme salli ve sellim ala seyyidina ve nebiyyina ve habibina Muhammedin fil evvelin.
Manası: Ey Allah’ım, Efendimiz, Peygamberimiz, sevgilimiz olan Muhammed üzerine rahmet eyle, salat ve selam eyle.
10-Allahümme salli ve sellim ala seyyidina ve nebiyyina ve habibina Muhammedin fil ahirin.
Manası: Ey Allah’ım, sonrakiler arasında da Efendimiz, Peygamberimiz, sevgilimiz olan Muhammed’e rahmet eyle, salat ve selam eyle
11-Allâhümme salli alâ Muhammedin ve enzilhül münzelel mukarrebe indeke yevmel kiyâmeti
Manası:Ey Allah’ım! Hz. Muhammed’e Salatu selam et, ve onu kıyamet gününde sana yakın bir yere(makam-ı Mahmut’a) indir.
Peygamber Efendimiz (sas) buyurdular ki;
“Kim bu salavati okursa benim sefaatim ona vacib olur.”
Kadı İyaz’ ın Şifâ-i Şerif Kitabından, Zeydülhab (ra)’ dan rivayetle: Peygamber Efendimiz (sas) buyurdular ki; “Kim bu salavatı okursa benim şefaatim ona vacib olur.”
Allâhümme salli alâ Muhammedin ve enzilhül münzelel mukarrebe ındeke yevmel kıyâmeti.
İmam-ı Malik Hazretlerinin Muvattâ’ sında, İmam Ahmed ibni Hambel Hazretlerinin Müsnedinde bulunan ve Ruveyfâ bini Sâbitil Ensâri (ra)’ den rivayetle: Peygamber Efendimiz (sas) buyurdular ki; “Her kim bana salavat verirse sonunda bunu okusun.”
Allâhümme enzilhül mak’adel mukarrebe ındeke yevmel kıyâmeti.
12- Allâhümme salli alâ Muhammedin abdike ve resûlike ve alel mü’minîne vel mü’minât vel müslimîne vel müslimât
Manası:
Allahım ! kulun ve Resulun Hz.Muhammed’e salat (Rahmet) et. Mümin olan erkek ve kadınlara, müslüman olan erkek ve kadınlara da merhamet eyle.
Peygamber Efendimiz (sas) buyurdular ki;
“Bir kimse malinin çok olmasini istiyorsa, bu suretle salavat okusun.”
Ebu Said-i Hudri (ra)’ den rivayetle: Peygamber Efendimiz (sas) buyurdular ki; “Her fakir kimse sadaka verenlerin sevabı kadar sevab almak isterse bu vechile salavat versin.”
13-Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedinin nebiyyi kemâ emertenâ en nusalliye aleyh,
Ezhâr-ül Ehadis Kitabında, Enes İbni Mâlik (ra)’ den rivayetle, Peygamber Efendimiz (sas) buyurdular ki; “Şu geçen kimsenin hergün kazandığı kadar hiç kimse amel edemez çünkü Cebrail (as) bana bildirdi ki, bu kimse hergün on defa şu salavâtı verir.”
14-Allâhümme salli alâ Muhammedin abdike ve resûliken nebiyyil ümmiyyi.
Enes Ibn-i Mâlik’ ten rivayetle: Peygamber Efendimiz (sas) buyurdular ki;”Kim Cuma günleri bu sekilde salavat getirirse Hak Teâlâ onun seksen yillik günahini affeder ”
15- Allâhümme salli alâ Muhammedin kemâ hüve ehlühû, Allâhümme salli alâ Muhammedin kemâ tuhibbü ve terdâ lehû
Ravzatul Ehbab kitabında, Ebubekir Sıddık (ra)’ dan rivayetle: Peygamber Efendimiz (sas) sağ tarafına oturmuşlardı, bu esnada kapıdan birisi girdi ve Efendimiz bu zâtı benimle kendi arasına oturttu. Adam gittikten sonra buyurdu ki; “Bu kişi bana şu şekilde salavat verir, onun için ona ikrâm et.”
16- Salavâtullâhi ve melâiketihî ve enbiyâihî ve rusülihi ve cemîi halkihî alâ seyyidinâ Muhammed ve alâ âlihî ve aleyhisselâm ve rahmetullâhi ve berekâtühû.
Riyâzil Müzekkirin kitabından alınmıştır. Hz. Ali (krv) Efendimiz buyurdular ki; “Her kimse günde on kere ve Cuma gününde yüz kere bu şekilde salavat verirse inşallah kıyamet gününde Efendimiz (sas) elinden tutar.”
Ihyâ-i Ulûm kitabinda Imam Gazâli buyurmuslardir ki;
“Her kim yedi Cuma, yedişer defa bu şekilde salavat verirse insallah Efendimizin sallallahu aleyhi ve sellem şefaatine nail olur.
17-.Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi adede kemalillahi ve kema yeliyku bi kemalih.
70 bin salavat kıymetinde bir salavat olduğu söylenir
18-Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin adede ma fi ilmillahi salaten daimeten bi devami mülkillah.
Alah’im! Efendimiz Muhammed’e Senin ilminde bulunanlar sayısınca ve mülkün devam ettigi sürece salat ve selam eyle
Hz. Fatıma buyurmuş: Bir kimse bu salavatı bir kere okursa denizler mürekkep, ağaçlar kalem olsa bunun sevabını yazmakla bitiremez.
19- Allâhümme enzilhül mak’adel mukarrebe indeke yevmel kiyâmeti
Manası:
Ey Allah’ım! Hz. Muhammed’e Salatu selam et, ve onu kıyamet gününde sana yakın bir yere(makam-ı Mahmut’a) indir.
Peygamber Efendimiz (sas) buyurdular ki;
“Kim bu salavati okursa benim sefaatim ona vacib olur.”
“Her kim bana salavat verirse sonunda bunu okusun.”
20 *Allahümme salli ala Muhammedin ve Ademe ve Nuhin ve İbrahim’e ve Musa ve İsa ve Yusuf ve Yahya ve Eyyüp ve Harun ve İsmail ve İshak ve Yakup ve İdris ve Süleyman ve Zekeriya ve Zülkif ve Hud ve Sit ve Salih ve Zülkarneyn ve Şuayp ve Hızır ve İlyas ve Davut ve Lokman ve Uzeyr ve Yunus ve Lut ve Yuşa ve Danyal ve Ehli beyti Mustafa ve ma beynehum minen nebiyyine vel mürselin, salavatullahi ve selamuhu aleyhim ecmain
Manası:
Allahım ! Hz.Muhammed’e(S.A.V.), Hz.Adem, Hz.Nuh,Hz.İbrahim,Hz.İsa(A.S.V.) ve bunların arasında (gelip geçmiş bütün) peygamberlere rahmet ihsan eyle.
21*Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve eshâbihî ve evlâdihî ve ezvâcihî ve zürriyyetihî ve ehli beytihi Mustafa ve ashârihi ve ensârihî ve muhibbîhi ve ümmetihî ve aleynâ meahüm ecmaîn.
Şifa-i Şerif kitabından, Hasan Basri Hazretlerinden rivayetle. Buyurmuştur ki; “Her kim sevgili Peygamber Efendimizin havzından (Kevser Havuzu) içmek isterse, şu şekilde salavat versin.”
22-*Subbanallahi ve bihamdihi Subhanallahil azim, estağfirullahe ve etübu ileyh
Manası:Her türlü noksanlıktan münezzeh olan ve kemal sahibi olan Allaha hamd ederim.
Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem vefatından önce sık sık “Sübhânallahi ve bi-hamdihî, estağfirullâhe ve etûbü ileyh: Ben Allah’ı ulûhiyyet makamına yakışmayan sıfatlardan tenzih eder ve O’na hamdederim. Allah’tan beni bağışlamasını diler ve günahlarıma tövbe ederim” derdi.Buhârî, Ezân 123, 139; Müslim, Salât 218-220
Sübhânallahi ve bi-hamdihî zikrinin önemini Resûl-i Ekrem Efendimiz muhtelif ifadelerle dile getirmiştir. 1415 numaralı hadiste geçtiği üzere, bu zikrin “Allah’ın en çok hoşlandığı söz” olduğunu söylemiştir.1413 numaralı hadiste gördüğümüz üzere“Bir kimse günde yüz defa sübhânallahi ve bi-hamdihî derse, onun günahları deniz köpüğü kadar bile olsa hepsi bağışlanır”buyurmuştur. Yine 1442 numaralı hadiste okuduğumuz üzere sübhânallahi ve bi-hamdihî diyen kimseye “cennette bir hurma ağacı dikileceğini” müjdelemiştir. Tövbe ve istiğfâr etmenin faziletini ve değerini ise üzerinde durduğumuz bu konudaki hadislerden anlamaktayız.
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in Rabbine kavuşacağını bildiği günlerde bu zikri dilinden düşürmemesi, onun önemini göstermeye yeterlidir.
115 numaralı hadiste hem bu rivayet hem de onun benzeri birkaç rivayet bir arada bulunmaktadır. Onlardan öğrendiğimize göre Nebiyy-i Muhterem Efendimiz, hem tesbihi hem hamdi hem de tövbe ve istiğfârı ihtiva eden bu zikri, Mekke’nin fethinden sonra kıldığı namazlarda, özellikle bu namazların rükû ve secdesinde çokça okumaya başlamıştı. Hz. Âişe bunun sebebini sordu. Peygamber aleyhisselâm da “Rabbim bana ümmetimde bir alâmet göreceğimi, onu gördüğüm zaman bu zikri çokça söylememi emretmişti. Ben de alâmeti gördüm”buyurdu (Müslim, Salât 220). Demek oluyor ki, Resûl-i Ekrem Efendimiz Mekke’nin müslümanların eline geçmesinden, müslümanların düşmanları karşısında büyük bir zafer kazanmasından ötürü Allah’a şükrünü, hamdini ifade ediyordu. Bunu ona, “İzâ câe nasrullâhi ve’l-feth” diye başlayan 110. Nasr sûresini göndermekle Cenâb-ı Hak emretmiş ve “Allah’ın yardımı ve zaferi gelip de insanların bölük bölük Allah’ın dinine girmekte olduklarını gördüğün vakit, Rabbine hamdederek O’nu tesbih et ve O’ndan mağfiret dile. Çünkü O, tövbeleri çok kabul edendir” buyurmuştu.
(“Sübhanallah” diyen Uhuddan daha büyük sevaba kavuşur. “La ilahe illallah” ve “Allahü ekber” demek de böyledir.) [Beyheki]
Rasulullah (sav) şöyle buyurdu:
“Kim bayram günü 300 defa :”Sübhanallahi ve bi hamdihi” der ve bunu Müslümanların ölülerine hediye ederse;her mü’minin kabrine 1.000 nur girer ve o kişi vefat ettiği zaman Allahü teala kendisinin kabri için de 1.000 nur verir.”
(Taberani,Meu’cemü’l-Evsat,1/357)
(Allah indinde en kıymetli söz, “Sübhanallahi ve bihamdihi”dir.) [Müslim]
(“Sübhanallah” diyen Uhuddan daha büyük sevaba kavuşur. “La ilahe illallah” ve “Allahü ekber” demek de böyledir.) [Beyheki]
(Gece ibadeti zor gelen, hayra mal sarf edemeyen veya düşmanla savaşmaya korkan, çok Sübhanallahi ve bihamdihi desin. Bu, Allah yolunda harcayacağı bir altın dağdan daha kıymetlidir) [Taberani]
(Dilde hafif, terazide ağır ve bağışlayıcı olan Allah indinde en kıymetli iki cümle: “Sübhanallahi ve bihamdihi, Sübhanallahilazim”) [Müslim]
(Şu beş şeyi dilinizden düşürmeyin: Sübhanallah, Elhamdülillah, La ilahe illallah ve La havle vela kuvvete illa billah.) [Taberani]
23-Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve tekabbel sefâatehül kübrâ ve erfe’a derecetehül ulyâ ve âtihî sü’lehû fil âhireti vel ûlâ kemâ âteyte Ibrâhîme ve Mûsâ.
Her kim bu şekilde salavat-i şerife verirlerse, Efendimiz kendisine, ana, baba ve yakınlarına inşallah şefaatte bulunur.”
24- Allahümme salli ala Muhammedin ve enzilhül münzelel mükarrabe minke yevmel kıyameh*
Manası:
Ey Allah’ım! Hz. Muhammed’e Salatu selam et, ve onu kıyamet gününde sana yakın bir yere(makam-ı Mahmut’a) indir.
Resulü Ekrem (s.a.v.) buyurdu: “Kim bu salavat-i serifeyi okuyarak üzerime salavat getirirse sefaatim ona vacip olmustur.”
25 Allahümme salli ve sellim ve barik ala seyyidina muhammedinil fatihı lima uğlika vel hatimi li ma sebeka ven nasırıl hakkı bil hakkı vel hadi ila sıratıkel müstekıymi sallellahü aleyhi ve ala alihi ve ashabihi hakka kadrihi ve mikdarihil aziym*
.
Manası:
Allahım! Kapalılıkları açan,geçmişe son veren,hakka hakikatla destek olan, mahlukatı senin doğru yoluna ileten Efendimiz Muhammed’e, O’nun aline ve ashabına O’nun yüce kadrü kıymetince salat eyle, selam eyle ve O’nu mübarek kıl.
26-Allahümme salli ve sellim ve barik ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi adede in’amillahi ve ifdalih
Seyyid Ahmed Savi Hazretleri buyuruyor:
“Bu salavat-ı şerife mü’min bir kul için dünya ve ahirette rızık kapılarının açılmasına bir vesiledir.Bu o kadar faziletli bir salavat-ı şerifedir ki, sevabını melekler yazmakla bitiremezler.”
27-Allahümme lekel hamu la ilahe illa ente rabbi ve ene abduke , Allahümme salli ve sellim ve barik ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi adede in’amillahi ve ifdalih
Seyyid Ahmed Savi Hazretleri buyuruyor:
“Bu salavat-ı şerife mü’min bir kul için dünya ve ahirette rızık kapılarının açılmasına bir vesiledir.Bu o kadar faziletli bir salavat-ı şerifedir ki, sevabını melekler yazmakla bitiremezler.”
28-”Lâ ilâhe illellâhu adede kelimâtihi Lâ ilâhe illellâhu adede halkıhî Lâ ilâhe illellâhu zînete arşihi ,Lâ ilâhe illellâhu mile semâvâtihi Lâ ilâhe illellâhu misle zalike meahü vel hamdülillâhi misle zalike meahü,Allâhummeğfir li zunûbi”
“Allah’ın kelimeleri adedince Lâ ilahe illallah. Yarattıkları adedince Lâ ilahe illallah, Arş ağırlığınca Lâ ilahe illallah. Semâlar dolusu Lâ ilahe illallah. Bunlarla beraber bunların mislince Lâ ilahe illallah. Bunlarla beraber bunların mislince Elhamdülillah.” Böyle dersen ne bir melek sevabını yazmağa takat getirebilir, ne de bir başkası.” (el-Camıu’s-Sağîr)
29-Allahümme salli ala Muhammedin ve Ademe ve Nuhin ve İbrahime ve Musa ve İsa ve Süleyman ve Davut ve Yahya ve Yakup ve Yunus ve Yusuf ve Sit ve İdris ve Hud ve Salih ve Zülkarneyn ve Lut ve İsmail ve İshak ve Eyüp ve Şuayp ve Harun ve Hızır ve İlyas ve Zülkif ve Lokman ve Uzeyr ve Zekeriya ve Yuşa ve Danyal ve Ehli beyti Mustafa ve ma beynehüm minen nebiyyine vel mürseliyn, Salavatüllahi ve selamühü aleyhim ecmain.Allahümme salli ve sellim ve barik ala seyyidina Muhammedinil fatihi lima uğlika vel hatimi li ma sebeka ven nasırıl hakkı bil hakkı vel hadi ila sıratıkel müstekımi, sallellahü aleyhi ve ala alihi ve ashabihi hakka kadrihi ve mikdarihil azim.
Ya Rabbi başta Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s) olmak üzere bütün resul, nebi, elçi, evliya,asfiya ve onların iman etmiş ailelerine, ümmetlerine,sahabelere,tabiin ve tebai tabiine,Ehli Beyti Mustafa’ya, ailelerimize, sevdiğin kullarına,şehitlere,gazilere, mazlumlara,gariplere, yetim ve öksüzlere, akrabalarımıza,erenlere,şakirtlere,müritlere,cennet ehline,bütün alemlerdeki iman ehline,Senin rızan için çalışanlara, meleklere, zebanilere; Yarattıkların adedince,atomlar, rüzgarlar,moleküller,ışık huzmeleri, yağmurlar, karlar ,kumlar, yapraklar,sayılar,harfler, düşünceler, nesneler, ruhlar, nefesler, hareketler adedince,Seni tespih eden taneler adedince okunmuş Kuranlar, dualar,salavatlar ve Efendimizin Şefaatiyle birlikte Rabbim Senin Sıfatların büyüklüğünce selamımız ve hediyemiz olsun.El Fatiha